İçeriğe atla

Kullanıcı:Saltinbas/yörük

Vikisözlük sitesinden

Kaynakça

[değiştir]
  • 1 - abari-abaru-abalı 1-Hayret edildiğinde, azımsığında söylenir, 2-Abartmak için söylenir, 3-Utanılacak bir durumu anlatmak için kullanılır
  • 2 - abo 1-Hayret etmek, 2-halayda hep bir ağızdan hey anlamında söylenir
  • 3 - aga Abi
  • 4 - ağarı Taraftan, yönden "Aşağıdan ağarı geliyor."
  • 5 - ağıt yakmak Ölen birinin ardından ağıt sözleri söylemek
  • 6 - ağız Yavrulayan hayvanın ilk sütü
  • 7 - ağzı pek Sır tutan, ketum
  • 8 - ağzını ayırmak Bir iş tutmadan etrafına bakınmak
  • 9 - ağız davırtısı Birisinin söylemeye çalıştığı şey, ifade edilmeye çalışılan söz
  • 10 - alabacak Kovcu, dedikoducu
  • 11 - alaş kıvrımına vurmak Tetikte beklediği halde uyuyormuş görüntüsü vermek
  • 12 - alaşeker Genelde yer fıstığı ile bereber yenen, mevlana şekerinin malzemelerinden yapılan üzerinde beyaz ve kırmızı renkler olan şekerleme türü
  • 13 - alavıcırık bozduman Yörüklerin göçe başlama anındaki telaşlı hareket görüntüsü
  • 14 - alehe Al aha, al işte
  • 15 - alengirli Karmaşık, anlaşılmaz
  • 16 - alıcı kuş Kartal, şahin, atmaca
  • 17 - alık Çamaşır, giysi
  • 18 - alımını almak Hakkını almak
  • 19 - almes Pembe
  • 20 - amalamak Tırmanmak, ağmak
  • 21 - amel İshal
  • 22 - an 1-İki bacak arasındaki açıklık 2-Şalvar, pantolon, külot arası
  • 23 - anağız Babanın anasının adını taşıyan kız
  • 24 - anarya Geri
  • 25 - andaç Hatıra
  • 26 - ansıtmak Hatırlatmak, aklına getirmek, hissettirerek hatırlamaya zorlamak, anımsatmak
  • 27 - apalamak Emeklemek
  • 28 - apbacık-anappak Bembeyaz
  • 29 - aptal Davulcu, çingen, isteyici, dilenci
  • 30 - arap Kara yılan
  • 31 - arasat dağında kalasıca İlenç
  • 32 - argaç Çul savan gibi şeyler dokunurken enlemesine atılan ip
  • 33 - arkıt Çadırda kullanılan kalın uzun kamış
  • 34 - arlık Seğlemeciye ya da falcıya verilen para
  • 35 - asker kınası Askere gidecek olan gencin ellerine vatana kurban olması için yakılan kına ve yapılan şölen
  • 36 - aslanağzı Türlü renleri olan patlıcan gibi odunsu bitkilerin özlerini emerek beslenen asalak bir ot
  • 37 - asortik Sosyetik
  • 38 - aşıtlamak Fırsat kollamak, gözetlemek
  • 39 - atannaşmak Kırıcı şekilde tartışmak, kavga etme aşamasına gelmek
  • 40 - atımüğzer Pülvarizatör, ilaçlama makinası
  • 41 - atkı töreni Düğün ve nişa takı töreni
  • 42 - atrun Tömbeki tütününden çeşitli baharatlar karıştırılarak yapılan ve bir tutam şeklinde dudakla diş arasına konan madde
  • 43 - avadanlık Tarım alet edavatlarının bakım tamir takımı
  • 44 - avcarlamak Pişirilecek eti katkı maddeleri ile hazırlamak
  • 45 - avrat ağızlı 1-Sözünün eri olmayan, 2-kılıbık
  • 46 - avsun Üfürük, büyü
  • 47 - ayak suyu Tarla sulamada tarlaya fazla gelen suyun tarla dışına akıtılan bölümü
  • 48 - ayak yolu Tuvalet , hela
  • 49 - ayakcak Ayak konulacak yer, ayaklık
  • 50 - aydaş Zayıf , çelimsiz
  • 51 - aydınlı Kulak yörüklerine verilen ad
  • 52 - ayeğen Büyüğün küçüğe hafif kızarak hitabı
  • 53 - ayıkmak Kendine gelmek, ayılmak
  • 54 - ayın aydını Ay ışığı
  • 55 - ayıtlatmaz Misket oyununda misketin çevresinin temizlenemeyeceğini anlatır
  • 56 - aymaşmak Sarılmak, tebelleş olmak, üstüne abanmak
  • 57 - babalını çekmek Günahını üstüne almak
  • 58 - babıç Terlik
  • 59 - badamak(bağdamak) Eğreti olarak kabaca dikmek, teyel
  • 60 - badırdamak Söylediği anlaşılamamak
  • 61 - badırık gibi Çok ekşi
  • 62 - bağaz Kadınların birbirlerine hitabı; "Nerede kaldın bağaz?"
  • 63 - bağcak Bağlama ipi
  • 64 - bağda atmak Güreşte sarma atmak, bağdalamak
  • 65 - bağırtlak Bebeklerin yemek yerken üstüne yemeğin dökülmesini önleyen bez
  • 66 - bahta bakan Bukelemun
  • 67 - bal dudak Kalın dudaklı
  • 68 - baldıran Yaprakları zambak yaprağına benzeyen acı ve zehirli ot, ağı
  • 69 - balgama(bulgama) Yağsız tatsız bulamaç
  • 70 - bambıl Buğday, mercimek gibi tahıllara zarar veren haşere
  • 71 - banadura Domates
  • 72 - bırma Şeker sucuğu
  • 73 - bırma lamba Florasan
  • 74 - baş kertmek Başını öne doğru sertçe eğip kaldırmak, "alacağın olsunSana sorarım"anlamında hareket.
  • 75 - başarat Beceri
  • 76 - başı kel olmak Gebe kadının mide bulantısı ile beliren rahatsızlığı
  • 77 - başşak Ürün toplıktan sonra geride kalan artık
  • 78 - batmak Acımak, batar gibi ağrımak
  • 79 - bayakı Oldukça, hayli, epey
  • 80 - bayır bayır yanmak Çok ateşi olmak
  • 81 - bazı Çul dokuma tezgahı olan ıstarın bir bölümü
  • 82 - bazlama Sıkma yapmak için açılmış pişmiş hamur
  • 83 - beer Geçmiş zamaki değer
  • 84 - bekileme Sağlamlaştırma, sıkıştırma, pekiştirme
  • 85 - bekitmek(berkitmek) Sinirlenerek vurmak
  • 86 - bel suyu Meni, sperm
  • 87 - belemek Çocuğu kundaklamak
  • 88 - beli ayrılmak Çok şiddetli bel ağrısı çekmek
  • 89 - belinlemek Uyku anında irkilmek
  • 90 - belli Konulmuş işaret
  • 91 - belmek-pölmek Bölmek
  • 92 - bene Bana
  • 93 - beserek Tülü devenin erkeği
  • 94 - besleme Evlatlık
  • 95 - beştaş Misket büyüklüğünde beş adet taşla oynanan çocuk oyunu
  • 96 - bıdırdamak Kısık sesle kendi kendine çekişmek, anlaşılmaz şekilde konuşmak
  • 97 - bıkın 1-Boğum 2-bükülen yerlerin iç tarafı 3-el ve ayak parmaklarının arası
  • 98 - bi elemet Çok fazla, gırla
  • 99 - bicik Meme
  • 100 - biciklemek Tekerlek lastiğinin bir noktadan dişa doğru meme başı büyüklüğünde şişmesi, fındıklamak
  • 101 - biciklik Sütyen, dişi koyun ve keçinin memesini çalı, diken, sinek ve böcek gibi zararlılardan korumak, kuzu ve oğlağın gereğinden fazla süt emmesini önlemek için memeye giydirilen kese
  • 102 - bider(biter) Tohumluk
  • 103 - bidik Bir yaşında deve yavrusu
  • 104 - bilyeli Tahtaya rulman tekerlek yapılarak oynanan bir çeşit kay kay
  • 105 - bir evel önuç Bir an önce
  • 106 - biregidi Hemen acilen, anında(genelde küfürden önce söylenir)
  • 107 - biseğel Bir miktar, birkaç
  • 108 - bist Kediyi kovma sözü
  • 109 - bisten Kedi
  • 110 - bişşek Yayık yayma aracı
  • 111 - bitik Yapışık
  • 112 - bizziklemek-bizlemek Dürtmek, karıştırmak
  • 113 - bocut Su kabı
  • 114 - bodan 1-Deve yavrusu, 2-küçük kazma
  • 115 - bodu bodu (dodu dodu) Yağmur yağması için yağmurluk giyerek üzerine çanlar asıp çocukların önünde sağa sola koşturan, ev ev dolaşıp yiyecek toplayan , yağmur yağdırma törenini gerçekleştiren adam
  • 116 - boduk Deve yavrusu, bidik
  • 117 - boğarsak(boğasak) Dişi sığırda cinsel ve üreme arzusu
  • 118 - boğazınız olsun(onsun) Afiyet olsun
  • 119 - bohçacı Sırtında taşıdığı bohçada incik boncuk satan çingene kadın
  • 120 - bok sepeti Küfe
  • 121 - bokboğaz Pisboğaz, abur cubur nebulursa yiyen
  • 122 - bortlacı Devede gebelik
  • 123 - bortlamak Devenin doğurması
  • 124 - borum bozu Yel, osuruk
  • 125 - bostan Salatalık, hıyar
  • 126 - bostancık Kasıkta iç tarafta bezli şişlikten oluşan hastalık
  • 127 - boşanmak Hayvanın bağdan kendi kendine çözülmesi
  • 128 - boturu Bütün eylemlerde yapılan eylemin devam ettiğini belirtir.Örn;yatıboturu(yatma eylemine devam edilmektedir)."Yatıyor."
  • 129 - bozcalamak Su koymadan az pişirmek
  • 130 - boyanacı Dokuma işinde kullanılacak ipleri boyayan adam, boyacı
  • 131 - boydak Yalnız, tek başına
  • 132 - boynunu kösmek Boyun bükmek, kabullenmek
  • 133 - boyuna Sürekli, ha bire
  • 134 - bozlak Yörüklere özgü uzun hava
  • 135 - böcü Kurt, çakal
  • 136 - böğelek tutması Sinekten büyükçe böceğin koyunu ısırması, şaşkınca sağa sola koşturanlar için de söylenir
  • 137 - böğsü Örümcek
  • 138 - böğür bağı Çadırın enine bağlanan ip, bel bağı
  • 139 - börtlemek 1-Haşlanmak, 2-Suyun içerisinde fazla süreli kalan el ya da ayağın beyazlaşmış, şişmiş, deri yüzeylerinin buruşmuş hali
  • 140 - börtme Buğdaydan yapılan haşlama
  • 141 - bu geliş Bu sefer, bu kez
  • 142 - buğuz(bunuz) etmek Karşısındakine ıstırap vermek, kahırlanmak
  • 143 - buhur Çift hörgüçlü damızlık erkek deve
  • 144 - bukağı 1-Bıkından bağlama, el ayak ya da parmakları boğum yerkerinden bağlamak 2-köstek
  • 145 - buladan Çınar
  • 146 - bulamaç Birtür un çorbası
  • 147 - bulup buşurmak Zor şartlarda bir araya getirmek
  • 148 - buncalı Bu sefer, bu kez
  • 149 - bunlamak Devenin doğurması
  • 150 - bunsalmak Kötü koku ya da dumanlı ortamda nefes alamamak
  • 151 - bunsuramak Sahip olunca beğenmemek
  • 152 - burgulu İşveli
  • 153 - burunsak Yuların hayvanın burnuna takılan kısmı
  • 154 - buymak Soğuktan çok üşümek, donup ölmek
  • 155 - buzlamak(buzağılamak) İnek için doğurmak
  • 156 - büğemek Suyun önünü kapatmak
  • 157 - büğsek Biraz büğeli, az kapalı
  • 158 - bülük Erkek çocuk cinsel organı
  • 159 - bülükçü Sünnetçi
  • 160 - büngüldemek 1-Artezyenden suyun yavaş yavaş akması 2-yerinde oturmayan çocuk için de söylenir
  • 161 - büzük Anüs
  • 162 - cafada düşmek Yanından hızla geçmek
  • 163 - can alıcı Azrail
  • 164 - can otu Aturun, tömbeki
  • 165 - can suyu Ekilen bitkilere verilen ilk su
  • 166 - cardon Büyük sıçan
  • 167 - cavada Bir a, hızla
  • 168 - cavır Düşman askeri
  • 169 - cavlak Kel
  • 170 - cavlatmak Kabuğunu soymak
  • 171 - celfin Genç, dişi tavuk
  • 172 - cere Toprağın pişirilmesi ile elde edilen, her türlü sıvı ya da sıvı karışımlı maddelerin konduğu kap, küp
  • 173 - ceyran Elektrik
  • 174 - cıbıldak Çıplak
  • 175 - cıcık Çocuk dilinde yeni, güzel elbise ve ayakkabı
  • 176 - cığıştı Sürünülerek ya da sürtünülerek çıkarılan hafif ses
  • 177 - cığla-gığla Hacimce çok küçük sayıca çok fazla
  • 178 - cılk Katıdan sıvıya dönüşmüş, bozulmuş
  • 179 - cıllımak-cılızmak Oyunbozanlık etmek, vazgeçmek
  • 180 - cıncık Cam, cam parçası
  • 181 - cıngar etmek Hır çıkarmak
  • 182 - cıngır Madeni para
  • 183 - cıngırlak Salıncak
  • 184 - cırcır Fermuar
  • 185 - cırlavvuk Cırcır böceği, ağustos böceği
  • 186 - cırmak Tırmık
  • 187 - cırmalamak 1-Tırmık atmak, 2-Çabalamak, zor şartlarda geçinmeye çalışmak
  • 188 - cırtatan Eşek hıyarı
  • 189 - cırtlak 1-Cırcır böceği gibi bağıran, cırlavvuk 2-altını sık kirleten çocuk
  • 190 - cıvık Koyu olmayan
  • 191 - cibil Çok sulu
  • 192 - cibindirik Cibinlik
  • 193 - cice Abla, bacı
  • 194 - cife Leş, kokmuş et, ölü hayvan
  • 195 - cimcazzık Kör ebe oyununa benzeyen bir oyun
  • 196 - cimciklemek Çimdik atmak
  • 197 - cini civildeşmek Tüyleri diken diken olmak
  • 198 - cirbit Göz çapağı
  • 199 - cirit At sırtında cirit fırlatılarak oynanan oyun
  • 200 - com Misket oyununda daire
  • 201 - comburlop Konrolsüz bir şekilde suya düşmek
  • 202 - congalaz Saçı başı dağınık kadın
  • 203 - copuldatmak Çocuğun iştahla süt emmesi
  • 204 - cozulatmak Yellenmek
  • 205 - cozutmak Zırvalamak
  • 206 - cöh Öz, güç, can
  • 207 - cubun oluk Obur, az ile yetinmeyen
  • 208 - cumbar Çul dokumada kullanılan ince uzun demir, gergi demiri
  • 209 - cumculak Sırılsıklam
  • 210 - cupbal Sığırcık büyüklüğünde bir kuş çeşidi
  • 211 - cü cü Tavuğu çağırma sözü
  • 212 - cübür İnce çöp
  • 213 - cücük 1-Kuru soğanın göbeği 2-sulak yerlerde yetişen ince yapraklı bir tür ot
  • 214 - cülük Kanatlı hayvanların yavrusu
  • 215 - cümbüzzük Mızmız, dayanamayan hemen ağlayıveren
  • 216 - ç
  • 217 - çakal öldüye vurmak Uyuyor gibi yapmak
  • 218 - çakar almaz Silah
  • 219 - çakılmak Çamura gömülmek
  • 220 - çalala gelmek Telaşlıca aranmak
  • 221 - çalı çirpi Kopmuş ağaç dal ve parçaları
  • 222 - çalkama Ayran
  • 223 - çalmak Krem, kolanya, boya, koku sürmek
  • 224 - çanak Yörük çadırlarında orta direklerin ucuna takılan şapka
  • 225 - çır Melez, kırma
  • 226 - çapa El ile bahçe kazmada kullanılan tarım aleti
  • 227 - çapar Boz, siyahlı beyazlı renk, alacalı
  • 228 - çapıt Bez, paçavra
  • 229 - çapıt gibi Rengi atmış, solmuş
  • 230 - çarık Sığır derisinin üst kısmından ayakkabı
  • 231 - çarık çekme "Birlim-birlim, ikilim-ikilim, üçlüm-üçlüm, dörtlüm-dörtlüm, beşlim-beşlim, altılım alma, yedilim yelme, sekizim selme, dokuzum dolma, onlum orak, onbir tarak, çekme de çellik çek bir ayak" tekerlemesi ile oynanan çocuk oyunu
  • 232 - çark Dokuma işinde kullanılan, bir eksen etrafında el ile dönderilen tekerlek biçiminde agaçtan alet, çıkrık
  • 233 - çaşarat Çok yaramazlık eden çocuk
  • 234 - çat İki parçanın kesiştiği yer, kıç anlamında da kullanılır
  • 235 - çatara El ile atılan taş ya da misketin karşıdaki iki hedeften herhangi birine dokunabileceğini söylemek için kullanılır
  • 236 - çatışmak Çiftleşmek
  • 237 - çatlamak Büyük abdestini yapmak
  • 238 - çatmak 1-Birden çok parçayı bir birine dayamak, 2-sataşmak
  • 239 - çavmak Sıcağın ya da soğuğun yüze vurması
  • 240 - çebiç Bir yaşında dişi keçi
  • 241 - çecik Ek ve eklem yeri, perçim
  • 242 - çecikleri gevşemek Adından övülerek bahsedildiğinde mayışmak, ilgi gördüğünde sevinmek rehavete kapılmak.
  • 243 - çeç Saptan ayrılmamış buğday
  • 244 - çeğe Koyun, keçi, inek, at, köpek gibi hayvanların derisine yapışıp kanını emen asalak, kene, sakırga
  • 245 - çeki İçine patlıcan biber fasulye konan kap
  • 246 - çekiç kafa Turan kemiği çıkıntısı fazlaca olan
  • 247 - çelermek Ölmek
  • 248 - çelpmek Örme ipten yapılmış sapanın içerisine taş konulup, el ile omuz ekseni etrafında çevrilip, fırlatılacağı sırada ipin dolaşması nedeni ile taşın hedefine gitmemesi.Lastik sapan için de aynı durumun oluşması
  • 249 - çeltek 1-Çocuğun uydurup geldiği arkadaşları, 2-Çoban yardımcısı
  • 250 - çember Eşarp
  • 251 - çemremek Paça yada eteği yukarı toplamak
  • 252 - çen çen etmek Boş konuşmak
  • 253 - çenen çekilsin Rahatsız edici şekilde ağlayan çocuğa, çok dır dır eden kişiye söylenen ilenç
  • 254 - çenet Kan bağı, bütünün bir parçası, kalçanın bir tarafı
  • 255 - çenilemek Köpeğin acı ile bağırması,
  • 256 - çente Çanta
  • 257 - çepel Hayvanların doğurduktan sonraki akıntısı
  • 258 - çeten Romorkun kapak üstlerine ek yapılarak kullanılan, saman ve ot gibi şeylerin yükü
  • 259 - çetik Çekirge
  • 260 - çıbarmak Yaş ince dalın vurma sonucu vücutta bıraktığı ince uzun kırmızımsı kabartı
  • 261 - çıbık Çadırın iskeletini oluşturan ardıç ağacından eğme grubu
  • 262 - çıbık bıçağı Kültravatöre "V"şeklinde takılan dış yanları kesici çubuk kesmeye yarayan tarım aleti
  • 263 - çığırmak Çağırmak, seslenmek, ünlemek
  • 264 - çıkın Bohça
  • 265 - çıkla Sadece
  • 266 - çıldır çıldır Işıltılı göz bakışı
  • 267 - çılgıç İnce genellikle yaş ağaç dalı
  • 268 - çılpık Paçavradan kesilmiş ince uzun parça, bu parçalardan çulfallıkta dokunan sergi
  • 269 - çımkımak Sıvılar için sıçramak
  • 270 - çımkışmak Zonklamak, karıncalanmak, hafif sızlamak
  • 271 - çıngı 1-Kıvılcım, 2-Atik olanlar için söylenir
  • 272 - çıngıl Salkım
  • 273 - çırpıştırmak Sopa ile vurmak
  • 274 - çıtırız Zayıf, ince, evinsiz
  • 275 - çıtlamak Çok ince çatlak oluşmak
  • 276 - çıtlık menengiç
  • 277 - çiççilemek Çok sevdiği için kıyamamak, şımartmak, koruyup himaye etmek
  • 278 - çiğin Omuz
  • 279 - çiğit Pamuk çekirdeği
  • 280 - çiğsiyik 1-Yiyeceğin bayatlamış kokmuş hali, küflü gibi kokan, 2-İğrenme
  • 281 - çile Örme ve dokuma işlerinde iplik kangalı
  • 282 - çilemek(çiy-lemek) Sıvı birşeyi el ile serpiştirmek, çiy düşmüş gibi ıslatmak
  • 283 - çilpi İnce dal
  • 284 - çimmek Su ile yıkanmak, temizlenmek
  • 285 - çingil 1-Sıvı konan kap, 2-üzüm salkımı
  • 286 - çintmek İnce ince kesmek, yontmak
  • 287 - çişten Şımarık
  • 288 - çitil Sebze meyve fidesi
  • 289 - çitme Hayvanların tepik atması, çifte
  • 290 - çocukluk Rahim, ana rahmi
  • 291 - çoçmayasıca Çocuğa ilenç
  • 292 - çolpa Pasbal, beceriksiz
  • 293 - çomaç Dürüm
  • 294 - çomak Ukala
  • 295 - çomça Kepçe büyük kaşık
  • 296 - çomça balığı Kurbağa larvası
  • 297 - çonuşmak Başına üşüşmek
  • 298 - çopur Yüzü pütürlü, çilli
  • 299 - çorak Beyazımsı tuzlu verimsiz toprak, çocuk doğuramayan kadın için de söylenir
  • 300 - çoralamak Ekili tarlada su birikmesi nedeniyle bitkilerin sarımtrak renk alması
  • 301 - çot Vücudun bel ile bacak arasında kalan bölümü
  • 302 - çöğdürmek Ayakta işemek, çöğe durarak işemek
  • 303 - çöğe Yürümeye çalışan çocuğun kısa süreli ayakta durması
  • 304 - çökelek Yavan sütten yapılan peynir çeşidi
  • 305 - çömütmek Çömelip beklemek
  • 306 - çöpesiyen Köpek
  • 307 - çör çöp yerinde Misket oyununda misketin çevresinin temizlenemeyeceğini anlatır
  • 308 - çörrük Oyun bozarken söylenir
  • 309 - çörüşmek Suyu çekilerek buruşmak
  • 310 - çözgü ipi Dokuma işinde tezgahtaki dikine ipler
  • 311 - çulfallık Dokuma tezgahı
  • 312 - dal olmak Dadanmak
  • 313 - dalanmak Köpek tarafından ısırılmak
  • 314 - dalbazlamak Bir işi hemen bitirivermek
  • 315 - daldaşşak Çırılçıplak
  • 316 - damarı düğümlenmek Kramp
  • 317 - damarlamak Kasların gerilmiş hali
  • 318 - damızlık Yoğurt çalmak için süte konan bir kaşık yoğurt
  • 319 - danızımak Tavı geçmek kurumak üzere olmak
  • 320 - dapcık Şom ağız
  • 321 - daraba Kepenk
  • 322 - davran Haydi
  • 323 - day day Yürümeye çalışan çocuğun kısa süreli ayakta durması için söylenen söz, çöğe
  • 324 - dayama Asıl eve dayanarak yapılmış eğreti yapı, yanatma
  • 325 - dayfalmak Bayılacak hale gelmek
  • 326 - daylak 1-Yoz devenin dişisi, 2-uzun boylu yapılı kız, kadın
  • 327 - değirmi Eni boyuna eşit kumaş, enin iki katı
  • 328 - değşik(değişik) Sırası ile sütü tek elde toplama
  • 329 - delağanlı başı Düğünlerde gençlerin temsilcisi
  • 330 - delbek Dümbelek, darbuka
  • 331 - deleğanlı Genç, delikanlı
  • 332 - demir dikeni Toprağa yayılmış şekilde meyveleri şekil bakımından gürze benzeyen sert diken
  • 333 - demitden Biraz önce
  • 334 - densiz Terbiyesiz, büyüğe saygısız, haddini bilmez
  • 335 - depit Kalınca açılmış hamurun sac üzerinde hafif pişirilmesi ile yapılan tutmaç malzemesi
  • 336 - devimek kaşımak
  • 337 - devlikesi gün Ertesi gün
  • 338 - deynek(değenek) Sopa
  • 339 - dığdığının dığdığı Çok uzak akraba
  • 340 - dığrak Dayanıklı bir kabak cinsi
  • 341 - dıkım Lokma, tike
  • 342 - dıkmak Girdirmek, tıkmak
  • 343 - dımdızlak Çırıl çıplak
  • 344 - dın diyememek Korkup karşısındaki birine karşı çıkamamak
  • 345 - dırca Diklenen, karşı gelen
  • 346 - dıtmak vurmak Gagalamak
  • 347 - diğdirmek İşemek
  • 348 - dilkeç Uzunca kesilip dilinen et
  • 349 - dilli tepe Bir yüksekliğin tepe noktası, en yüksek yer
  • 350 - dinelmek Dikelmek
  • 351 - diniz Sakin
  • 352 - direzi Dokuma tezgahındaki çul ya da savan ipi
  • 353 - dirhem kuşağı Deve süslemede kullanılan kuşak
  • 354 - dirinti Sebzede kullanılan hayvan gübresinin ve çakılın elendikten sonra arta kalan iri taneleri
  • 355 - dirkemek Arka arkaya eklemek
  • 356 - diş bizleyeceği(bizlengeç) Kürdan
  • 357 - diş börtmesi Bebeklerin ilk dişleri çıktığında; pişirilip akraba ve komşulara dağıtılan buğdaydan yapılmış haşlama
  • 358 - dişemek Dişi çıkmak, dişlenmek
  • 359 - ditmek Gagalamak
  • 360 - diyek Destek
  • 361 - doğdaç Yeni doğmuş bebek
  • 362 - dolamaçlı Dönemeçli, virajlı
  • 363 - dolaz Un, süt ve pekmez karışımı ile yapılmış yiyecek
  • 364 - dolukmak İçlenmek, ağlayacak gibi olmak
  • 365 - dombuldamak Surat asmak, küsmek
  • 366 - domur domur Damla damla ter
  • 367 - domuşmak Soğuktan üşümüş vaziyette durmak
  • 368 - domutmak Çaresiz zavallı bir şekilde beklemek, küsmek
  • 369 - don yağı Koyunun kuyruk yağının eritilmesinden elde edilen yağ
  • 370 - donuç olmak Soğuktan hareketsiz kalmak
  • 371 - dorum Yeni doğmuş deve yavrusu
  • 372 - doşan Eskice, yıpranmış
  • 373 - döğecek Sarımsak ezmeye yarayan alet, havan
  • 374 - döl döş Soy sop
  • 375 - dölek 1-Akıntılı olmayan, düz arazi, 2-Ağırbaşlı uysal
  • 376 - döş Göğüs
  • 377 - dövme Buğdayın dibekte dövülmüş hali
  • 378 - dulda Kuytu
  • 379 - dulukmak Sabitlenmek, durmak
  • 380 - duman Sigara
  • 381 - düğün bayrağı Düğünlerde oğlan evine dikilen tepe noktasında elma , portakal, yeşil, kırmızı, mavi gibi renkli tülbent parçaları ve cep aynası bulunan direk
  • 382 - düğüş düğüş İnek sağılırken ineği sakinleştirmek ve sabit durmasını sağlamak için söylenir
  • 383 - düve Yavrulamamış genç dişi inek
  • 384 - e,a-vor Yapılması gereken eylemin çabuk yapılması gerektiğini anlatan ek."Yağmur yağacak buğdayın üzerini örtevor."
  • 385 - ebe Babanın ve ananın anası, babaanne, anneanne, yaşlı kadın, nine
  • 386 - ebem kuşağı Gökkuşağı
  • 387 - ebezzat Geçmişi, ölmüş aile büyükleri
  • 388 - ecinni 1-Cin, korkunç yaratık, 2-Çok yaramaz çocuk
  • 389 - edikkabı Ayakkabı
  • 390 - efilti 1-Hafif esinti 2-yürek çarpıntısı
  • 391 - eğsikli Kadınların birbirlerine hitabı
  • 392 - eh Tamam anlamında söylenir
  • 393 - ekmek evi Yufka ekmek yapılan yer
  • 394 - el Yabancı , yad
  • 395 - elcek Ele alışmış
  • 396 - elceş melceş Birbirine girmiş, dolaşmış
  • 397 - elçipi Çocuk eli, çocuğun ellerini tutarak ona yapılan oyun
  • 398 - eli belinde Çul motifi çeşidi
  • 399 - eli eğentili Hırsızlık yapmaya çalmaya meyilli
  • 400 - elikmek Birisine karşı mahçubuyet duymak
  • 401 - elleğem-ellelem Herhalde
  • 402 - elma Pamuğun açılmamış yeşil kozası
  • 403 - elvantura Kovalamaca oyunu
  • 404 - emice Emmi oğlu, emmi kızı
  • 405 - emişik Süt kardeşi
  • 406 - emişmek Ananın yavrusunu emzirmesi,
  • 407 - engebit Albastı, karabasan
  • 408 - erkeç Genç teke
  • 409 - ersek Erkeğe düşkün kadın, orospu
  • 410 - eserfinik Naftalin
  • 411 - eskimo Buz şeklinde dondurma
  • 412 - esmek Eksiltmek, azaltmak
  • 413 - eşekci sopacı Eşekci(davacı), sopacı, hakim ve hırsız isimlerinin dört adet küçük kağıda yazılması ve ortadan birer kağıt alınması ile başlayan çocuk oyunu
  • 414 - eşgere Aleni, açık
  • 415 - etmek Et-ekmek, ekmek
  • 416 - evin Pamuk buğday için tane çokluğu, tane doluluğu, tokluğu
  • 417 - evlek Tarla sürülürken traktörün dönebileceği kadar mesafe, dönümün dörtte biri
  • 418 - evmek İlerlemek, acele etmek
  • 419 - evsin Av için gizlenilen yer
  • 420 - evtiği daralmak Sıkılmak
  • 421 - evtiklenmek Oyalanmak
  • 422 - eyer Semer
  • 423 - fallik Fingirdek, kadınlar için söylenir
  • 424 - faşıldaklı Velveleci
  • 425 - feğem etmek Dikkatli davranmak, önemsemek
  • 426 - feldirdemek Titremek
  • 427 - fellah Arap asıllı vatandaş
  • 428 - ferasetli Soylu, ince düşünceli, zeki
  • 429 - fıcıtmak El ile bir şeyi ileri doğru atmak
  • 430 - fıdırak Fırlatılarak atılabilen sopa
  • 431 - fırdolayı Çepeçevre
  • 432 - fırıldak Topaç
  • 433 - fışkı Genellikle sığır pisliği
  • 434 - fışkın İnce uzun yaş ağaç dalı
  • 435 - fışkırdak Enjektör sistemine göre çalışan kamıştan yapılmış su fışkırtan çocuk oyuncağı
  • 436 - fıtık don Küçük külot
  • 437 - fıytak Fingirdek
  • 438 - fıyyık Islık
  • 439 - fıyyıklı Islıklı saklambaç
  • 440 - firasetli İnce düşünceli
  • 441 - fiskermek Tohumun çimlenerek toprak üstüne çıkması
  • 442 - fiskillenmek Filizlenmek, çimlenmek
  • 443 - fişkirtmek Kışkırtmak
  • 444 - fitmek Bilye ve misketi elin baş parmağı ile işaret parmağı arasına sıkıştırıp ileri fırlatmak
  • 445 - fittirmek Bir cismi el yada ayak ucuyla ileri doğru atmak
  • 446 - fizan Çok uzak yer
  • 447 - fizin gibi Çok hızlı
  • 448 - gacırdak Özellikle yaylalarda kurulan yere çakılı kazık üzerinde gacırtılı ses çıkararak dönen tahtarevalli
  • 449 - galle Sincap
  • 450 - gamga Kıymık
  • 451 - ganara Sorumsuz
  • 452 - gancık Dişi
  • 453 - gak Hendek
  • 454 - ganırtmak Zorla açmaya çalışmak
  • 455 - gapıt Palto
  • 456 - gavalamak Azarlamak
  • 457 - gavara İçi boş, kof, yel, osuruk
  • 458 - gavcalamak Kurcalamak, bütün avuçla
  • 459 - gavız İçi boş
  • 460 - gavlangozunu çıkartmak Her şeyini ütüp elinden almak, talan etmek
  • 461 - gazel çalı altındaki humuslu verimli toprak
  • 461 - gece kuşu Eve gece geç gelenler için söylenir
  • 462 - geceoltu Gecenin karanlığı, gece yarısı
  • 463 - geçinmek Son nefesini vermek, ölmek
  • 464 - gedik geme Ağzında bir veya birkaç dişi olmayan
  • 465 - gelebicin İri yapılı tatlı su balığı
  • 466 - gelin bacı Yenge
  • 467 - gercik Ukala özellikle kadınlar için söylenir
  • 468 - gıcırım gibi Meyve ve sebzelerin dallarının çok yük tutmuş olması
  • 469 - gıçgırma Topyekün, hepsi
  • 470 - gıdık Çene altı
  • 471 - gıfıdık Hızlı hareket eden
  • 472 - gığışada Ses çıkarmadan, gizlice hemen uzaklaşmak
  • 473 - gıh gıh Avuca alınan yem ile tavuk, koyun ve keçi gibi hayvanları çağırma sesi
  • 474 - gıldır Geveze
  • 475 - gıncıvırlı İşveli, süslü
  • 476 - gırçıllı belik Saç örgüsünün çok ince ve sayıca çok örülmesi
  • 477 - gırçmak Ezerek parça parça etmek
  • 478 - gırla Haddinden çok
  • 479 - gıvşıtmak Zor da olsa birşeyler koparabilmek, temin edebilmek
  • 480 - gicişmek Kaşınmak
  • 481 - gildiremek 1-Gevşeyip sallanmak 2-sıcaktan ve susuzluktan bitkilerin yapraklarını bırakmış hali, solmak
  • 482 - gilik Çekirdek
  • 483 - girengili Görüntünün net olmaması, özellikle havanın bulutlu olma durumu
  • 484 - giz giz İneğin yüğrülmesi sırasında tosunu kızıştırmak için söylenir
  • 485 - gonur Ukala
  • 486 - goya Güya
  • 487 - göbüt Çok ıslanmış, ıslanarak su tutmuş
  • 488 - göde Kısa, şişman
  • 489 - göden Mide, işkembe
  • 490 - göğermek Yeşermek, morarmak
  • 491 - göğüslük Kadınların iş yaparken giydikleri elbise, işlik, üstlük
  • 492 - gök Henüz olgunlaşmamış sebze yada meyve, yeşil
  • 493 - gölermek Yatıp kalmak
  • 494 - gölgesini okşalamak Özlem duymak
  • 495 - gölük Yük taşıyan ve binilen at
  • 496 - gön Ten, deri
  • 497 - gönen Tohumu çimlendirecek kadar nemli toprak
  • 498 - gönenmek Bolluğa kavuşmak
  • 499 - gönü kokasıca Çocuğa ilenç
  • 500 - görenek Dokuma, oya ve nakış işinde örnek alınan şekil ve desen
  • 501 - göreset Görgü, terbiye
  • 502 - götü eğri Sık hastalanan, dayanıksız
  • 503 - götü kızıl Tembel, üşengeç
  • 504 - götüren kanal Hızlı ve güçlü akan kanal
  • 505 - göynek İç çamaşırı, fanila
  • 506 - göynümek 1-Ateş dokunmadığı halde ısıdan etkilenerek pamuklu ve yünlü giysi ya da örtülerin gevrek hale gelip özelliğini kaybetmesi 2-kimseye belli etmeden içten üzülmek, kederlenmek
  • 507 - göz Pınar
  • 508 - gözemek Ekilen sıralı tohumlardan ya da fidelerden yeşermemiş olanlarının yerine yenisini dikme işi
  • 509 - gözer Geniş delikli kalbur
  • 510 - gözü karakmak Baş dönmesi ve halsizlikten bulanık görmek
  • 511 - gubarmak Gururlanmak, kasım kasım kasılmak
  • 512 - gucur 1-Kısa boylu, bodur 2-Fıtık olmuş
  • 513 - gudumsuz Görgüsüz, obur, az ile yetinmeyen
  • 514 - guldur Fıtık hastalığı olan
  • 515 - gunnamak Yumurtlamak, doğurmak
  • 516 - gurbuş olduğum Kurban olduğum
  • 517 - gurdanmak Bir işle oyalanmak
  • 518 - gurk Kuluçkaya yatacak tavuk
  • 519 - gurna Musluk
  • 520 - guz Serin, kuytu
  • 521 - gübüdük Devenin ön bacaklarına asılan büyük çan
  • 522 - gücüle güçbele Zor şartlarda elde edilen
  • 523 - güdük Kısa, mintan gömlek alamında da kullanılır
  • 524 - gülle Misket, bilye
  • 525 - güymek Beklemek, sabırlı olmak
  • 526 - güzlük Güz döneminde ekilen sebze
  • 527 - hacana Çöpçatan
  • 528 - hacat(hacet) Yapılan iş ile ilgili gerekli herşey, alet edavat
  • 529 - halaza İşlenmemiş toprak, buğdayın alacalı çıkmış olması, işe yaramaz, ıskarta
  • 530 - halbusem Halbu ki
  • 531 - halulu Değme, her, herhangi bir, gelişigüzel, rastgele
  • 532 - hamamlık Banyo
  • 533 - hambal Ana su arkı
  • 534 - hambeles Araplardan geçmiştir.Murt(Mersin ağacının meyvesi)
  • 535 - hamur çorbası Açılmış hamurdan küçük kareler halinde kesilip içerisine baharatlı kıyma konulup köşeleri birleştilmiş bezeciklerle yapılan çorba
  • 536 - hangıra Nere
  • 537 - hangırda Hangi yerde, nerede
  • 538 - hangırdamak Kabaca konuşup gülüşmek
  • 539 - hapaz Tokat, şamar
  • 540 - harana Küçük kazan
  • 541 - harar Uzun ve geniş çuval
  • 542 - harkıt Çocukları korkutmak için söylenen obur çirkin yaratık
  • 543 - hasit Aksi, ters, başkalarını çekemeyen
  • 544 - haşat Şekli bozulmuş, hurdası çıkmış
  • 545 - haşıl Buğday ve arpanın kurumadan ve olgunlaşmadan biçilmişi, 2-Dokuma iplerine sürülen un bulamacından macun
  • 546 - hatap Devede yükü tutturmak için ipin bağlığı ağaç bölüm
  • 547 - hatekin Eylemlerde olumsuzluk bildirir.Olabilirliğin azlığını ya da olanaksızlığı belirtmek için kullanılır."O hatekin gelmez"
  • 548 - hatın Hanımefendi, hanım hanımcık
  • 549 - hatırıp Römorku traktöre bağlamaya yarayan demir çubuk
  • 550 - havakmak Vücuttaki yaranın dış etkenlerden dolayı azması, şişerek iltihaplanması
  • 551 - havaslık Aşık olma durumu
  • 552 - havıt Deve semeri
  • 553 - hayın Tembel
  • 554 - hayıt Dere kenarlarında yetişen menekşe renginde çiçekleri olan ağaçcık
  • 555 - hayta Yaramaz, eşkıya
  • 556 - hazdetmek Hoşlanmak
  • 557 - hece taşı Mezarın baş ucuna dikilen üzerine ölü hakkındaki bilgilerin yazıldığı taş dikit
  • 558 - hekiya Örnek gösterilen konularda "gibi"sözcüğünün yerine kullanılır.
  • 559 - helke Genellikle süt sağmak için kullanılan kap
  • 560 - hellim Salamura peynir
  • 561 - helmekin etmek Hamle yapmak
  • 562 - hemi? Sorulan bir soruda karşılık alamayınca, soruyu tekrarlamak için aynı cümleyi kurmak yerine kısaca "hemi?" denir
  • 563 - hende Yanındaki
  • 564 - hergele Hayvan sürüsü
  • 565 - hergeleci Köyün sığırlarını güden çoban, sığırtmaç
  • 566 - hevkere Arsa
  • 567 - heye Evet
  • 568 - hıh Al, işte, "ben sana demedim mi?" Anlamında pekiştirme sözü
  • 569 - hıltan Genellikle toprağın işlenmeyen bölümlerinde biten daire şeklinde beyaz çiçek açan yaklaşık iki metreye kadar uzayabilen otsu bitki
  • 570 - hıngıldanmak Çocuğun ağlamaya başlamadan önce çıkardığı kesik ağlamsı sesi
  • 571 - hırım hışım Alel acele yorularak, nefes nefese
  • 572 - hırt diye düşmek El, ayak ya da parmağın nasıl çıktığı anlatılırken söylenir
  • 573 - hırtibiği kesilmek Çok yorulmak, nefes nefese kalmak
  • 574 - hışırı çıkmak Çok yorulmak, perişan olmak, kan ter içinde kalmak
  • 575 - hiladar Ufacık, küçücük
  • 576 - hindi Şimdi
  • 577 - hissa Çocuk dilinde halay
  • 578 - ho Gösterme sıfatı;o
  • 579 - hoçkur Ukala, kendini beğenmiş
  • 580 - hodul Ukala, kaba
  • 581 - hol Taştan yumurta örneği, fol, tavuk yumurtlasın diye altına konur
  • 582 - hopuç Sırta yüklenmek
  • 583 - hora Az ilerisi, orası
  • 584 - horanta Aile
  • 585 - horda Orada, az ileride
  • 586 - hovcurum Kötürüm, bütünün parçalara ayrılması
  • 587 - hoydurum akıllı Aklı bir karış havada, aklı gelip giden
  • 588 - hoyn Hey
  • 589 - hoyuk Bostan korkuluğu, yapılan işe yardım etmeden dikilip duran
  • 590 - höğürmek Böğürmek, yüksek sesle ağlamak
  • 591 - höyle 1-Bu şekilde, bunun gibi, 2-Butarafa şu tarafa
  • 592 - hu Gösterme sıfatı;bu
  • 593 - huğ Kerpiçten ve sazlıktan eğreti yapı
  • 594 - huncağaz Azımsama sözü
  • 595 - hupmak Küpmek, kepmek, yükseltinin çökmesi
  • 596 - hura Hemen şurası
  • 597 - hüğme Un, buğday, pirinç, kum, toprak gibi maddelerin içerisine konulduğu kaptan dışarıya taşacak şekilde tepe gibi yığılarak doldurulmuş şekli
  • 598 - hüllütmek Yuvarlak bir cismi(bilye)el ile yavaşca yuvarlamak
  • 599 - hürtmek Kırılırken "hürt" diye ses çıkartan nesne;marul ya da lahana gövdesi
  • 600 - hüyyük 1-Islık, 2-ören yeri höyük anlamında da kullanılır
  • 601 - ıcık Azıcık
  • 602 - ıkh ıkh Deveyi çöktürme sözü
  • 603 - ıkhmak Diz çökmek
  • 604 - ılgıdır Dokuma işinde ip sarmaya yarayan, kelefe dolamaya yarayan alet
  • 605 - ılıntı Sıcak içilebilecek şeyleri basite alarak anlatma
  • 606 - ılışmak Isınmak, iki kişinin ten sıcaklıkları ile birbirlerini ısıtması
  • 607 - ınlık çınlık Çok sessiz
  • 608 - ıpılık Sıcacık
  • 609 - ırbık İbrik
  • 610 - ıskarta Sebze ve meyvenin satışa uygun olmayanı, kalitesiz
  • 611 - ıstar Çul dokuma tezgahı
  • 612 - ızıraplanmak Çekinmek, sıkılmak, mahçubiyet duymak
  • 613 - ibik Bir şeyin ucu
  • 614 - içgillenmek Kuşkulanmak, şüphe duymak
  • 615 - idare Gaz lambası, şinanay
  • 616 - Yünün eğirilerek ip haline getirilmesinde kullanılan çarkın bir parçası
  • 617 - iğdiş Hadım edilmiş
  • 618 - iğinmek Vücudu kasarak boğuk ses çıkarmak, ıkınmak
  • 619 - iğlek Hayvanın çelimsizi, hastası
  • 620 - iğletmek Bıktırdın, öldürdün, hasta ettin anlamında kullanılır
  • 621 - ihi İşte burada, aha
  • 622 - ihicik İşte
  • 623 - ikinci Pamuğun ikinci defa toplanması
  • 624 - ilancık Romatizma , siyatik
  • 625 - ileğençe Küçük leğen
  • 626 - ilenmek Beddua etmek
  • 627 - iliştirmek Ateşi tutuşturmak
  • 628 - imanın yalağı Göğsün ortası
  • 629 - imez imez Yavaş yavaş
  • 630 - imişik Az ılık
  • 631 - in Kumar oynanan oda tarif edilirken söylenir
  • 632 - inciği durmaz Çok gezen
  • 633 - inekcik Kabağa çöpten ayak ve kuyruk takılarak yapılan oyuncak
  • 634 - ipil ipil etmek Hafif hafif esmek
  • 635 - irişkin Sucuk
  • 636 - işin onsun Hayırlı işler
  • 637 - iteğe Yufka ekmek yaparken kullanılan yaygı
  • 638 - kaba Kalça
  • 639 - kabış Kel kafa
  • 640 - kaçan Ne çabuk
  • 641 - kaçılmak Geri çekilmek, uzaklaşmak
  • 642 - kadın ana Kendinden küçük kız çocuğa sevecen hitap sözü
  • 643 - kadit kalmak Çaresiz olmak, mecbur olmak
  • 644 - kafa kağıdı Kimlik belgesi
  • 645 - kafanın bekmezini akıtmak Kafasını yarıp kanını akıtmak
  • 646 - kakılı Çok fazla, gırla
  • 647 - kakmaklamak Vurarak azarlamak
  • 648 - kaktırmak İtmek
  • 649 - kalaklamak Dengesini kaybedip düşecek gibi olmak
  • 650 - kaldırıvermek Kaçarak evlenen kıza yardımcı olmak
  • 651 - kale yıkmaç Özellikle yaylada oynanan dikili bir kaya parçasını el ile atılan bir taşla yıkmaya çalışmak
  • 652 - kamanmak Yüz üstü düşmek, kapaklanmak
  • 653 - kamçalamak Avuçlamak
  • 654 - kan ayaklı Kadın, kız, dişi
  • 655 - kan tutmak Tansiyonun yükselmesi
  • 656 - kanak sakızı Yaylalarda yetişen yaklaşık otuz satimetre yüksekliğinde koparıldığında sütü akan ot, bu otun sütünden kurutularak yapılan ve ağızda çiğnenen sakız
  • 657 - kanat Çadır üzerine örtülen birleştirilmiş iki parçadan her biri
  • 658 - kankıtı çıkmak Çok zayıflamak, iskelet gibi olmak
  • 659 - kansırık Balgam
  • 660 - kapbağ Kağıttan küçük uçurtma
  • 661 - kapcık Kabuk, herhangi bir şeyin dışı, boş fişek
  • 662 - kapçıklı Sünnet olmamış
  • 663 - kaplık Kap kacak koymaya yarayan raf
  • 664 - kapse Bahçe, avlu kapısı
  • 665 - kara batağa gitmek Su altında karabatak gibi yüzmek
  • 666 - kara böcü Domuz
  • 667 - karamık Yaylalarda yetişen yaklaşık bir metre boyunda, olgunlaştığında siyah küçük meyveleri yenebilen bitki
  • 668 - karanlık çelliği Gece oynanan çelik çomak
  • 669 - karı beğ Obada yaşlı kadın
  • 670 - karık Toprakta çizi, el ile yada pullukla yapılan sıra
  • 671 - karın göbelek Sırt üstü yere yatıp çocuğun ellerinden tutarak ayaklarlada çocuğun göbeğinden havaya kaldırılarak yapılan oyun
  • 672 - karsambaç Kar ile pekmezin karıştırılmış hali
  • 673 - kasalmak Kendisi ile övünmek, böbürlenmek
  • 674 - kasavan Kendisi ile övünerek söylenen inanılmayacak kadar yalan ve uydurma söz
  • 675 - katıvermek Bir kızı bir oğlanın yanına götürüp onları buluşturmak
  • 676 - kavalamak Şiddetle azarlamak
  • 677 - kavcalamak Avuçlamak
  • 678 - kavşırmak İki ucu, kenarı birleştirmek, kavuşturmak
  • 679 - kavurka Kavrulmuş buğday
  • 680 - kaydırmak Küfretmek
  • 681 - kayış Bele takılan kemer
  • 682 - kayıt Portatif olarak sökülüp kurulabilen bir düzeneğin parçalar bütünü;çulhalık kaydı, ıstar kaydı
  • 683 - kaykılmak Dik durumdan ek yerlerinin gevşemesi sonucu yarı yatay duruma gelmek
  • 684 - kaymaklı İçerisine kaymak konup üzerine şeker serpiştirilerek yada pekmez dökülerek yenen yufka dürümü
  • 685 - kaynarça Tere yağı ve bal karışımından eritilerek loğusa kadına içirilen sıcak içecek
  • 686 - kaysak Tarla yüzeyinin donması kaymak tutması
  • 687 - kecefe Dokuma işinde çarka yardımcı, yere sabitlenmiş dikey bir çubuk ekseninde dönen, kelefenin takıldığı çark
  • 688 - keçe Koyun yününden yapılan çul yada çadırın üzerine kapatılan örtü
  • 689 - keh Kenar
  • 690 - kekeç Kekeme
  • 691 - kekiş Pamuk kozasının açılmış ve kurumuş şekli
  • 692 - kekre Ekşi, acımtrak
  • 693 - kel hastalık Verem, kanser
  • 694 - kelefe ılgıdır vasıtası ile dolanıp çile haline getirilmiş ip
  • 695 - keleş Güzel
  • 696 - kelete Kel kötü, kelepir
  • 697 - kelle Başak
  • 698 - kelle motor Herhangi bir şey eklenmemiş traktör
  • 699 - kemçik kümçük Girintili çıkıntılı, saçın uzunlu kısalı kesilmiş hali
  • 700 - kemçildemek Ağzı boş olduğu halde bir şey çiğniyormuş gibi yapmak
  • 701 - kemçitmek Bir şey kesmediği halde makasla kesiyormuş gibi yapmak
  • 702 - kemikli köy Mezarlık
  • 703 - kemre Başta oluşan kepek
  • 704 - kemrişmek Sevişmek
  • 705 - kengi Kalçanın yan tarafında içten gelen yürümeye engel olan romatizmal ağrı
  • 706 - kepce kulak Büyük kulak
  • 707 - kepenek Koyun yününden çoban giysisi
  • 708 - kepi mıkı Küçük çivi
  • 709 - kepir İşlenmesi zor, verimsiz, çorak, sert ve yüzeyi kuru toprak
  • 710 - kepmek Yıkılmak
  • 711 - kerc etmek Dalga geçmek
  • 712 - kerkinmek Sarkıntılık amaçlı arkadan dayanmak, ileri geri hareket etmek
  • 713 - kerlim den sonra, gayrı
  • 714 - kertik Süt ölçümünde kullanılan ince uzun dala açılan çentik
  • 715 - kesat Yolunda değil
  • 716 - keseğen Tarlaya ekilen bitkileri dipten kesen danaburnu
  • 717 - keskenmek El ile yada herhangi birnesneyle karşısındakine vurucak gibi yapmak
  • 718 - kesmek Birisinin komik yönlerini taklit etmek
  • 719 - kestel 1-Keçi kılından yapılan ip, 2-Dokuma tezgahında arta kalan ip
  • 720 - keş Bir tür peynir
  • 721 - keşefli Toros dağlarının yaylalarında bir yörük obası
  • 722 - keşertmek Öldüresiye dövmek
  • 723 - keşgen Çulhalık kaydında kullanılan ağaçtan malzeme
  • 724 - keşir Havuç
  • 725 - keşkere Ahır içindeki hayvan pisliğini dışarı taşımada kullanılan dört kollu alet
  • 726 - keşşik Dönüşümlü olarak işte yardımlaşma
  • 727 - ketebeli Arapçadır(ketebe) Gösterişli giyinen
  • 728 - ketket Kendini beğenmiş, ukala
  • 729 - ketkuda 1-Kendini beğenmiş 2-olur olmaz zama gösterişli giyinmeye çalışan 3-düğün elbisesi giymiş kimse 4-kethüda
  • 730 - keven Yaylalarda biten kuruduğunda şenlik olarak yakılan otsu bitki
  • 731 - kevki 1-Su kabağından tas, 2-Cenaze yıkamada kullanılan su kabı
  • 732 - kevşirik Meyvelerin yenmeyen çekirdekli kısmı ve kabuğu
  • 733 - kıbrız eşşeği Tam eşek, çok inatçı
  • 734 - kıçma Tekme
  • 735 - kıdım kıdım Azıcık, yavaş yavaş
  • 736 - kıdımık tutmak Yerinde duramamak
  • 737 - kıkırt 1-İnce ince kesilmiş hamurun yağda kızartılarak gevretilmiş hali, tutmaç yemeği malzemesi 2-koyunun kuyruk yağının kuşbaşı büyüklüğünde kızartılmış ve kurutulmuş hali
  • 738 - kıldan kısır Birdir bir oyununda cezalı ebe
  • 739 - kıldırak Kirmen tahtası
  • 740 - kındıra Tarla kenarlarında ve takımlarda biten ince uzun sivri ve keskin kenarlı yaprakları olan taze iken pamuksu meyvesi yenebilen ot
  • 741 - kındırmak Az boşluk ve aralık bırakmak
  • 742 - kıntıcık Azıcık
  • 743 - kıpçımak Sabit durumdan hareketli duruma geçmek, birazcık yerinden oynamak
  • 744 - kırı Eşek yavrusu, sıpa
  • 745 - kırklamak Bir şeyi tekrar tekrar yapmak, temizlemek, düzeltmek,
  • 746 - kırklı Yeni doğum yapmış kadın ya da henüz kırk gününü doldurmamış bebek
  • 747 - kırklık Koyun keçi tüyü kesme makası
  • 748 - kırkmak Saç ve tüyü makasla kesmek
  • 749 - kırnap-kınnap Bağlama ipi
  • 750 - kışlak Yörüklerin kış mevsimini geçirmek üzere kondukları ılıman bölge
  • 751 - kıtlık kuşu Uğursuzluk getirdiğine inanılan kişi için söylenir
  • 752 - kıvranmak Elde edilmek istenilen şeyin çevresinde gezinmek
  • 753 - kıvratmak 1-Kıvırarak bükmek, döndürerek çevirmek, 2-Etrafını çevirip çembere almak
  • 754 - kıvrışmak Kıvrılıp kırışarak dolaşmak, ip su hortumu gibi şeylerin dolaşması
  • 755 - kıyın kıyın Kıyıdan kenardan gizlice
  • 756 - kıyır kıyır Yemeğin içindeki taşın çiğnenirken çıkardığı ses
  • 757 - kıypık Küçük bez parçası
  • 758 - kıytarmak Soğuktan donmak
  • 759 - kıytık 1-Kıymık, 2-Bir parça azıcık
  • 760 - kızan Yılan ve köpekte çiftleşme isteği zamanı
  • 761 - kızıl kıvrım Ekilen tohumun toprak altında çimlenip yüzeye çıkamaması
  • 762 - kızınmak Isınmak
  • 763 - kilteli Bağlantısı tokalı olan plastik ayakkabı
  • 764 - kimezi Kimisi
  • 765 - kirinci Yoz devenin erkeği
  • 766 - kirişlik İnce bağırsak
  • 767 - kirmen Yünü eğirerek ip yapma aracı
  • 768 - kirtik Tümün küçük bir parçası;sabun kirtiği
  • 769 - kirtiş Tırtık, pütür
  • 770 - kiş Kanatlı hayvanları kovmak için söylenir
  • 771 - kiş-bayıt 1-İki kişilik misket oyunu 2-kiş;misketi miskete çarptırma bayıt;iki misket arasını karışlama
  • 772 - kitiğine binmek Karşısındakine yüklenmek, zorda bırakmak
  • 773 - koca ana Babanın anası, ebe, babaanne
  • 774 - koca baba Babanın babası, dede
  • 775 - koçan Tapu senedi
  • 776 - koçmar Kertenkeleden büyükce sürüngen, Keler
  • 777 - koğuşturmak Koç ya da tekeyi dişilerinin yanına bırakarak çiftleşmelerini sağlamak
  • 778 - kolan Kıldan örülerek yapılan geniş ve yası ip
  • 779 - kolçak Bazı motorlarda marş işlevi gören, el ile çevrilerek kullanılan "Z"şeklinde demir
  • 780 - kotdik Kısa boylu
  • 781 - kottuş Kısa boylu
  • 782 - kovsak(kovuksak) Kofsak, kapalı olması gereken yerde çok az bir boşluk ya da açıklık, gevşeklik, kovuk şeklinde açıklık
  • 783 - koyun evi Koyunların barındırıldığı yer
  • 784 - koza Pamuk
  • 785 - köfer Öz, güç, can
  • 786 - kök boya Dokuma işinde köklerden yapılmış boya
  • 787 - kök Israrla adı çağrılan kişi tarafından "yeter, sus"anlamında söylenen söz
  • 788 - körezi Az ışık veren
  • 789 - kös Gübüdüğün üstüne asılan çan
  • 790 - köstemek Hayvanların iki ayağını birbirine bağlamak
  • 791 - kösülmek Uzanmak, yatmak
  • 792 - köşe taşı Tarla sınırını belirleyen büyük taş
  • 793 - köşşek Deve yavrusu
  • 794 - köten Pulluk
  • 795 - kral Akasya ağacı ve onun beyaz salkımlı yenebilen meyvesi
  • 796 - kukumavvuk Baykuş
  • 797 - kulak Devenin yularının her iki yanına bağlanan çan
  • 798 - kulaklı Hendek büyüklüğünde çukur açmaya yarayan tarım aleti
  • 799 - kulplu Küçük kazan
  • 800 - kulun Yeni doğmuş at, eşek yavrusu
  • 801 - kulunç 1-Omuz ağrısı, 2-Sırtta iki omuz arasındaki bölge
  • 802 - kunnacı Hamile, yüklü
  • 803 - kurampa İçten hazırlanmış sinsice plan
  • 804 - kuru fasulye Düğünlerde oynanan tek kişilik oyun
  • 805 - kuskun Semerin kuyruk altından bağlanan kayışı
  • 806 - kuş götü Bir çeşit bodur ve beyaz çiçeği olan ot
  • 807 - kuş lastiği Sapan
  • 808 - kuyruğu dikmen Yağlı bazlama dürümü
  • 809 - kuyruğu kıstırıp gitmek Utanıp arkasına bakmadan gitmek
  • 810 - kuyruğu ölü Akrep
  • 811 - kuzu dişi Yüz yaşını geçen kişilerde çıkan diş
  • 812 - kücü Dokuma işinde dikine iplerin arasını açmak için yatay durumdaki kalın burulmuş ip
  • 813 - küfküdü 1-Çocuk dilinde tren 2-Sebze sıkları ile oynanan çocuk oyunu
  • 814 - küldüremek Gök gürlemesi
  • 815 - kültemotur Kültrevatör
  • 816 - külüstür Eski, zor iş gören
  • 817 - kümük Küt, yassı, yamuk burun
  • 818 - küncü Susam
  • 819 - küncülü helva Bir tatlı çeşidi
  • 820 - künde Hergün
  • 821 - küpmek 1-Dikey durumdan yıkılıp bozularak dağılmak, 2-Bir yüksekliğin çökmesi, 3-Süsmek, tos vurmak
  • 822 - kürütkü Toprağın yüksek bölümünü çukur bölüme traktör vasıtası ile kürüyerek düzeltmeye yarayan tarım aleti, tesviye makinesi
  • 823 - küt düğüm Kördüğüm
  • 824 - küt düşen Bir çeşit yakıcı sinekçik
  • 825 - laf ebesi En iyi yaptığı iş konuşmak olan kişi
  • 826 - lafı gaydelendirmek Ballıra ballıra anlatmak
  • 827 - lafın belini kırmak Tatlı sohbet etmek
  • 828 - lakaç Piştiğinde taneler halinde kalması gerekirken fazla kaynamadan dolayı koyu bulamaç haline gelmiş yemek
  • 829 - langir lingir etmek İleri geri konuşmak
  • 830 - lango Geveze
  • 831 - lavgar Lafazan, boş konuşan, geveze
  • 832 - leğençe Leğenin küçüğü
  • 833 - lekin Ancak, lakin
  • 834 - len Küçümseyerek söylenen ulan
  • 835 - lepe Bulgur ya da pirinçle yapılan içerisine domates, patates, yeşil biber ve bolca baharat katılmış sulu yemek
  • 836 - ...liğin Kadar, yeteri kadar
  • 837 - lin lin gezmek Boş yere çok gezmek
  • 838 - lipelip Dopdolu
  • 839 - lobut İri yapılı hantal, labut
  • 840 - lopbuç Hantal
  • 841 - lopbutmak Sofrada ne var ne yok yutmak
  • 842 - lor Peynir yapılırken arta kalan sarı sudan kaynatılarak yapılan peynir
  • 843 - lök Erkek lider deve
  • 844 - lörkmek Çok yer kaplayacak şekilde yayılarak oturmak ya da yatmak
  • 845 - mafa Damperli kamyon
  • 846 - mah Şaşma sözü
  • 847 - mahraç Göç yükü
  • 848 - malak Kızılan birisinin ağzı yüzü
  • 849 - malamat olmak Rezil kepaze olmak
  • 850 - mağana Bahane
  • 851 - mana mana oynatmak Dalga geçerek zor duruma düşürmek
  • 852 - manik Kedi yavrusu
  • 853 - mankafa Anlamakta güçlük çeken, anlayışsız
  • 854 - martaval Uydurma söz
  • 855 - masır Çulfallık işinde kullanılan üzerine ip dolalı yaklaşık on santim uzunluğunda kamış
  • 856 - maya Tülü devenin dişisi
  • 857 - mayalı Bir çeşit ekmek
  • 858 - mayışmak Uyuşuk olmak, rehavet
  • 859 - mecrefe Büyük çapa
  • 860 - meççik Davul tokmağı
  • 861 - meh Al, buyur
  • 862 - mekik Dokuma işinde kullanılan içine takılı masırı taşıyan , dokunmakta olan malzemenin dikine uzanan iplerinin arasından enine sağa ve sola fırlatılarak ip dağıtımı yapan ağaçtan yapılmış alet
  • 863 - mel mel bakmak Salakça bön bön bakmak
  • 864 - melan Merhem, krem
  • 865 - melefe Yorgan yüzü
  • 866 - melefebi Yumuşacık
  • 867 - meliyor Çok güzel türkü söylüyor
  • 868 - memişlemek Taneleri olan bir şeyi(buğday, çiğit)su ile ovarak nemli hale getirmek
  • 869 - mendil Sek sek oyunu
  • 870 - meymenetsiz Şirret, suratsız
  • 871 - mıcırdak Çulhalıkta ağaçtan yapılmış makara
  • 872 - mıççıldamak Yemek yerken ya da sakız çiğnerken rahatsız edici çiğneme sesi çıkarmak, miççildemek
  • 873 - mıççırık Çok ezik
  • 874 - mıdık Gaga, burun
  • 875 - mıklı Karpuz ve domates gibi yiyeceklerin iç kısımlarının mantar hastalıklı bölümü
  • 876 - mıksıçan Cimri.varyemez
  • 877 - mılç Bataklık, çamur
  • 878 - mıncırık Ezilmiş
  • 879 - mıntı Küçük bıçak, çakı bıçağı
  • 880 - mısmıl Düzgün temiz, onat
  • 881 - mıtırıp Cimri
  • 882 - mıtızı kırık Morali bozuk
  • 883 - mıymıntı Yavaş iş yapan beceriksiz
  • 884 - mızırdamak Ağlamsı olmak
  • 885 - misker Toprakta belirli uzunlukta dört karıktan oluşan grup
  • 886 - mittik Ufak, küçük
  • 887 - moluz Salak, bön
  • 888 - motur Motor, traktör
  • 889 - mozzak Kozalak
  • 890 - mölümek İneğin bağırması
  • 891 - mucuk Bir çeşit küçük sinekçik
  • 892 - mudara Muhtac olmak, mecaz anlamda gebelik
  • 893 - muhtar büzzüğü Bir ip bağlama çeşidi
  • 894 - mukuk olmak Gerçekleşen olaya şahit olmak, bizzat görmek
  • 895 - murt Mersin ağacının mor ve siyah renkte nohut tanesinden büyükçe meyvesi
  • 896 - muşamba Plastik, naylon
  • 897 - muştu Müjde
  • 898 - müğzer Mibzer, eker
  • 899 - mürtlemek Ölmek
  • 900 - müzevir Gammaz, laf getirip götüren
  • 901 - naal Ne hal, nasıl
  • 902 - nacak Odun kesmeye yarayan alet
  • 903 - namazlağ Seccade
  • 904 - namsiye Cibinlik
  • 905 - nar rengi Dokuma işinde ipin kahverengi olanı
  • 906 - nattan Ne yapıyorsun?
  • 907 - naylon Römork
  • 908 - ne üstünün umru Üstüne vazife değil
  • 909 - necaset Kızılan birine "pislik"anlamında söylenir
  • 910 - neci Nedir, niye
  • 911 - neliklerle Ne zorluklarla
  • 912 - nene Emmi dayı hanımına hitap
  • 913 - nutku kurumak Sinirden ya da heyacan konuşacak dermanı kalmamak
  • 914 - ...oyu Söylenen sözün inırıcılığını arttırmak için söylenir."Geldi oyu."
  • 915 - oba Sülale, soy
  • 916 - obanın adamı Karşı sülaleden birisi, el, yabancı
  • 917 - ocak başından ırak kötü bir olay karşısında söylenir
  • 918 - ocaklık Şömine
  • 919 - ocutmak Ürkütmek
  • 920 - ok Römork ekseni
  • 921 - okla Oklava
  • 922 - okuntu Düğün ve nişa davetiye
  • 923 - ossaat Anında, hemen
  • 924 - ot dövmek Tarladaki zararlı otları kazma ile kesmek
  • 925 - oturak Kalça, kaba et
  • 926 - ovcalamak Ovalamak
  • 927 - oymak 1-Aşiret, 2-Ekili bitkilerin bir bölümü
  • 928 - oyulganmak Oyarak batmak, oyarak girmek
  • 929 - öfelemek Ovalamak
  • 930 - öğmek Kusacak gibi olmak, boğuk ses çıkarmak
  • 931 - öğrenbeçlik Eğitim için, eğitim amaçlı
  • 932 - öğür Bir şeyin benzeri, aynısı, bir örneği
  • 933 - ölgülü evi Ölen kişinin evi, yas yeri
  • 934 - ölçermek Ucu yanan odunu ateşin içine doğru itmek, ateşi canlırmak
  • 935 - öllüz Salak, beceriksiz, renksiz
  • 936 - ömük Boğaz, gırtlak
  • 937 - öndüğün Önceki gün
  • 938 - örelemek Gereksiz yere lafı uzatmak, ısrarla söylemeye çalışmak
  • 939 - örtme Çevresi açık üstü kapalı ev girişi
  • 940 - ötleski Ucu yanmış kor halinde odun
  • 941 - ötürük İshal, amel
  • 942 - övelemeç Unun su ile nemlendirilerek nohut tanesi büyüklüğünde bezecikler haline getirerek haşlanıp sarımsaklı yoğurt ile sulırılarak yapılan çorba
  • 943 - özeği tükenmek Karşısındaki birisinin ısrarından çok sıkılmak, bunalmak, içi sıkılmak, gücü tükenmek
  • 944 - paçası tutmak Kendine güvenmek
  • 945 - pakır Tencere
  • 946 - palan Semer
  • 947 - palaz Keklik yavrusu
  • 948 - pança Avuç dolusu
  • 949 - pantaklamak Yenecek bir şeye el batırmak, el atmak
  • 950 - papara Kılıbık
  • 951 - parçacı Tekstil fabrikalarının işe yaramaz defolu kumaş parçalarını toplayıp satan kimse
  • 952 - pardı Odun parçası, mertek
  • 953 - parmak Miskerin bir karığı
  • 954 - parmakcak Evlerde genellikle merdiven kenarında korkuluk
  • 955 - partal Eskimiş, yırtılmış giyecek
  • 956 - partıldamak Ölmek durumuna gelirken tepinmek
  • 957 - paskırmak Baharda filizlerin hızla yaprak açması
  • 958 - patak Dayak
  • 959 - pataz Avuç
  • 960 - patırdamak 1-Dır dır etmek, 2-Telaşla çabalamak
  • 961 - patoz Sapı saman yapan alet
  • 962 - pavcuk Emek harcanmadan elde edilen yiyecek
  • 963 - payalamak Övmek, gururlırmak, şımartmak
  • 964 - paytar Veteriner, baytar
  • 965 - pelit Meşe
  • 966 - peşkir Havlu
  • 967 - pılçarmak Çul savan gibi sergilerin kenarlarının ya da elbiselerin kol, yaka ve paçalarının erimiş yıpranmış hali
  • 968 - pırtı Evde kullanılan genelde yatak, döşek, yorgan gibi eşya
  • 969 - pırtmak Sıkı duran bir yerden hızla kurtulmak
  • 970 - pıskırmak Hapşırmak
  • 971 - pısmak Korktuğu için saklanmak sesini çıkarmamak
  • 972 - pıynar Meşe (pelit) ağacının yabanisi
  • 973 - pinçik Çok küçük parçalara ayrılmış
  • 974 - pinti bağı Çadırın köşe bağı
  • 975 - poh pohlamak Kışkırtmak
  • 976 - poppak Yumru halindeki meyve ve sebzelerin çiçekten meyveye henüz dönüşmüş hali
  • 977 - poskurtmak Duman çıkartmak, sigara tüttürmek
  • 978 - potuk Domuz yavrusu, tombul ötesi
  • 979 - pöçük Sigara izmariti
  • 980 - pufurmak 1-Üfleyerek duman çıkartmak, 2-bol keseden atmak
  • 981 - puhurmak Üfleyerek şişirmek
  • 982 - puşt oğlan Bir süs bitkisi
  • 983 - püfrenk Büz, künk, sifon kanalet
  • 984 - püm Çocuk dilinde su
  • 985 - pür İğneli çam yaprağı
  • 986 - pürtlemek Gözü yerinden çıkmak
  • 987 - püse Eritilmiş çam reçinesi
  • 988 - püsenlemek Yağmurun çiselemesi
  • 989 - …rak Çokluk , fazlalık bildiren edat;"Gideceğimiz yer uzağrak."
  • 990 - sadır Hayvan gübresi
  • 991 - sağ(saya)taşı Büyük , yuvarlak ve pürüzsüz parlak taş
  • 992 - sağbı Sahibi
  • 993 - sahan Tabak
  • 994 - sakamatlık Sakatlık, yanlış, bozukluk
  • 995 - salma Düzeltilmiş kalas
  • 996 - salmak Bırakmak
  • 997 - samırdanmak Uykuda sayıklamak
  • 998 - sanaka getirmek Yaşanmış bir olayı örnek göstermek
  • 999 - sanrağı Koyun keçi gibi hayvanların burun akıntısı, sümük, çocukta burun akıntısı için de kullanılır
  • 1000 - sapçık Bitki sapı
  • 1001 - saplı Çomçadan daha büyük, sıvı ve yemek aktarma kabı
  • 1002 - saplıcan Soğuktan ciğerlerini üşütmekten oluşan öksürüklü hastalık, satlıcan
  • 1003 - saptırma Açılan mezar çukurunun tabanından ölünün sağ tarafa ve daha içe konabilmesi için duvar kısmından tabanla beraber ölü boyunca açılan ikinci çukur
  • 1004 - savan Çulfallıkta dokunan yaygı, örtü, kilim
  • 1005 - savrukmak Büyükbaş hayvanların dişilerinin üreme güdüsü ile sıvı salgılamaları
  • 1006 - savuş Başımdan git
  • 1007 - say Düz kayalık
  • 1008 - sayacak Sacayağı
  • 1009 - sedir Arkalıksız divan
  • 1010 - sef Yanlışlık
  • 1011 - segitmek Koşmak
  • 1012 - seğleme Nazar değmiş olduğuna inanılan hastayı sağlıklama;seğleme ocağından birkişi bir tutam şapı ateşte tek parça şekil alıncaya kadar pişirir.Seğlemeci şapın aldığı şekle göre yorumlar yapar.Katılaşan şapı ufalayarak bir tas içerisindeki suyun içine atar karıştırır.Bu karışımı hastanın ve yanında bulunanların üstlerine sepeler"çıktıda gitti."der ve hastalığın geçeceğine inanılır.
  • 1013 - seki Yer, zemin
  • 1014 - seklem Kıl yada pamuktan dokunmuş buğday ve un çuvalı
  • 1015 - selametle Güle güle, esenlikle
  • 1016 - sele 1-Başparmak ve işaret parmağıyla karışlama, ölçme, 2-Yayvan sepet, 3-Bisiklette arka oturak
  • 1017 - selmin Dokumacılıkta ipin sarıldığı, ağaçtan yapılmış çulhalık kaydı malzemesi
  • 1018 - sene Sana
  • 1019 - senit Hamur açma tahtası
  • 1020 - sepetçi Çingen
  • 1021 - serçe Kendi yaptığı hareketleri tekrarlayamayanlara elindeki sırıkla vuran halaybaşının ön pilana çıktığı bir oyun
  • 1022 - seyil Sahil
  • 1023 - seyim-sehem Pay, hisse
  • 1024 - sıdınmak Acı hissederek kısık sesle inleme
  • 1025 - sıdmak Kopmak, patlamak;Ödüm sıddı(ödüm koptu)
  • 1026 - sıkarlamak Biraz sıkıştırmak
  • 1027 - sıklat Aşırı sıcak ve rutubetli hava, bunaltıcı sıcak
  • 1028 - sıkma Bazlamadan yapılan peynirli dürüm
  • 1029 - sın Bir işi gerçekleştirmeden önce yapılan deneme
  • 1030 - sındı Makas
  • 1031 - sınıkçı Kırık çıkıkla uğraşan tamir eden
  • 1032 - sıraca İnatcı, aksi
  • 1033 - sırf Sadece, safi
  • 1034 - sırpaşmak Karşı durmak, direnmek, mücadele etmek
  • 1035 - sıtkıyı sıyırmak Tamamen ümidi kesmek
  • 1036 - sıvışmak Gizlice ve sessizce uzaklaşmak, tüymek
  • 1037 - sıvkırtmak Sıkarak suyunu akıtmak
  • 1038 - sıytarmak 1-Soğuktan donmak 2-Dişlerini göstererek yılışık gülmek, sırtarmak
  • 1039 - siğeç Dipten çadırın etrafına dolanan örtü
  • 1040 - simit Buday öğütülüp bulgur yapıldıktan sonra elendiğinde alta geçen toz halinde ince bulgur
  • 1041 - sin sin Ortada yanan büyük, harlı ateşin etrafında gece oynanan, gizlenildiği yerden hızla rakibinin üzerine atlayıp vurmak üzerine kurulu oyun
  • 1042 - sinlen böcük Saklanbaç
  • 1043 - sinmek Saklanmak, gizlenmek, pusmak
  • 1044 - sirken Genellikle tuz oranı yüksek tarlalarda yetişen çok yapraklı ot
  • 1045 - sitil Çadırda duvar görevi yapan örtü
  • 1046 - siviştirmek İp halat gibi şeyleri bir eksen çevresinden göndermek
  • 1047 - sivrermek Boyu uzamak
  • 1048 - siymek 1-Damla halindeki suyun aşağıya doğru sızması, 2-Koç, teke ya da köpeğin işemesi
  • 1049 - soğan erkeği Kılıbık
  • 1050 - sokulmak Sarkıntılık etmek amacı ile kadına yaklaşmak
  • 1051 - sokum Yufka ekmek dürümü
  • 1052 - solda simit Değersiz, etkisiz, rakamsal olarak sıfırı ifade eder
  • 1053 - soluya kalmak Elindeki bir değeri kaybedip bakakalmak
  • 1054 - somurcak şeker Akide şekeri
  • 1055 - somurmak Ağız ile vakumlamak, sömürmek
  • 1056 - soruşmak 1-Güneşten yada sıcak sudan etkilenerek buruşmak, 2-suyunu çekerek nemli hale gelmek
  • 1057 - soyka 1-Cibilliyetsiz, soysuz 2-Ölüden çıkarılan yada pasaklı birinin elbisesi
  • 1058 - soyturu Düz olmayan taraf, bir malzemenin simetrik olmayan yanı
  • 1059 - sömek 1-Dokuma işinde iğde eğirilip ip haline gelmiş yumak 2-mısır koçanı
  • 1060 - söplen Söbü, elips, yumurta şeklinde
  • 1061 - söven Avlu etrafına dikilen kazık
  • 1062 - söykenmek Yaslanmak, bacakları uzatıp kalça yerde belden itibaren baş hafif yukarıda tek dirsek üstünde yan durmak
  • 1063 - su kesmesi Tarlaya ekilen bitkinin fazla su nedeniyle ölmesi
  • 1064 - suçukmak Suçluluk duymak, kendini suçlu hissetmek
  • 1065 - suğlu Büyük bıçak, ekmek bıçağı
  • 1066 - sumsumak Vurmaya yeltenmek
  • 1067 - susa Düzgün yol, asfalt yol
  • 1068 - susuramak Susamak
  • 1069 - süksünü eğri Suratı asık, marali bozuk
  • 1070 - sümüklü böcük Salyangoz
  • 1071 - sündürmek Uzatmak, ileri uzatmak
  • 1072 - sünnetlemek Tabağın içerisindeki yemek kalıntısını hiç kalmayacak şekilde ekmekle silerek yemek
  • 1073 - süsmek Tos vurmak
  • 1074 - süsülmek Tepe üstü çakılmak
  • 1075 - süt Soy
  • 1076 - sütlü pirinç Süt ile pişirilmiş pirinç çorbası
  • 1077 - süymek Bitki dallarının uzaması
  • 1078 - süyülmek Bir şeye vurmak ya da yakalamak için hızla üzerine yürümek, ona doğru uzanmak
  • 1079 - şaklamak Vurarak ortadan ikiye ayırmak
  • 1080 - şalak Ham kavun karpuz
  • 1081 - şapık Çabuk, hızlı
  • 1082 - şaplak 1-Tokat, 2-Alkış
  • 1083 - şarmıta Yaramaz kadın
  • 1084 - şarpındırık Etin rahat kesilemeyen pişse bile çiğnenemeyen yeri
  • 1085 - şaştık çorbası Pirinç, mercimek, şehriye, domates, maydanoz ve yeşil biber katılarak yapılan baharatlı çorba, türlü çorba
  • 1086 - şavk Işık
  • 1087 - şavşırı Düzgün olmayan, çapraz
  • 1088 - şayak Yünün ıslatılıp dövülerek ve yerde yuvarlanarak işlenmesi ile yapılan ince keçeden kaba kumaş
  • 1089 - şaybal şuybal Dengesiz yürüme görüntüsü
  • 1090 - şehir ekmeği Somun
  • 1091 - şelek Sırta alınarak taşınabilecek yük
  • 1092 - şepit bazlama Yufka ekmeğin biraz küçük ve kalını, büyük bazlama
  • 1093 - şeş beş Şaşı
  • 1094 - şeytan düğünü Rüzgarda oluşan hortum
  • 1095 - şıkır Zayıf, çelimsiz
  • 1096 - şıpıdık Çok gezen, hızlı yürüyen
  • 1097 - şırnamak Bela istemek
  • 1098 - şif Arazide iki yan ortasında boylu boyunca uzanan çukur bölge
  • 1099 - şipşem Kendinden küçüğe olur olmaz tokat vuran
  • 1100 - şişek Bir yaşında dişi koyun
  • 1101 - şo Gösterme sıfatı;o
  • 1102 - şörtlek Damdaki suyu dışarı akıtan boru yada düzenek
  • 1103 - tada Yakındaki herhangi bir şeyi gösterirken söylenir
  • 1104 - tağra Bir tür ağaç kesme ve budama aleti
  • 1105 - tah Beğenme duygusunu belirten söz
  • 1106 - tak Ortadan ayrılmış bütünün yarısı
  • 1107 - takırdamak Toprağın susuzluktan çatlaması
  • 1108 - taklamak İkiye ayırmak, kütüğü nacakla ikiye ayırmak
  • 1109 - talvar Altında oturabilmek için ağaç ve dallarla yapılan bir çeşit gölgelik
  • 1110 - tan davulu Düğünlerde tan ağarmadan hemen önce çalınan davul
  • 1111 - tangalle Yüksek yer
  • 1112 - tanı Hele bak şuna
  • 1113 - tanımak Bakmak , gözetlemek
  • 1114 - tansak Komik
  • 1115 - tap almak Destek almak, tuttuğunu sağlam kavrayabilmek
  • 1116 - tapan Tarla düzeltmeye yarayan tarım aleti
  • 1117 - tapı bazlama Bazlamanın mısır unundan yapılmış kalınca hali
  • 1118 - tat Dilsiz, konuşamayan, lal
  • 1119 - tatavı Aceleci, acele konuşan, acele iş yapan
  • 1120 - tay Genç erkek at
  • 1121 - te daha İşte orada
  • 1122 - tebelleş olmak Üstünde kalmak, musallat olmak
  • 1123 - teğ Tevek, taze filiz, sürgün
  • 1124 - teğlemek Bakmak , gözetlemek
  • 1125 - telli Alıngan
  • 1126 - telme 1-Saç teli, 2-Lime lime sözcüğü yerine kullanılır
  • 1127 - teltik 1-Kekeme 2-telaffuz etmesi zor kelime
  • 1128 - temekelli Temelli
  • 1129 - tenelemek Hayvanların taneli yiyecekleri fazla yemesi ve rahatsızlanması
  • 1130 - tenkitmek Zıplatarak yuvarlamak
  • 1131 - tenkmek Yuvarlak bir cismin hareket etmesi
  • 1132 - tepe atlamak Suya balıklama atlamak
  • 1133 - tepiz Çatal iğne
  • 1134 - tepsermek Çamur toprağın yüzeyinin kurumaya başlamış olması
  • 1135 - termeğe Deride daire şeklinde oluşan bir çeşit alerjik hastalık
  • 1136 - terterleme Tuzlanmış koruk üzüm
  • 1137 - tezzek Sert kaya parçalarına benzeyen toprak
  • 1138 - tıfıl Henüz çok genç
  • 1139 - tığniyet Düşünce
  • 1140 - tıkız Henüz tava gelmemiş çamursu toprak
  • 1141 - tıknaç Şişmanca, tıknaz
  • 1142 - tılmık Dağınık, dolaşık, güzel görünmeyen kadın saçı
  • 1143 - tıngır Kel
  • 1144 - tınsırık Aksırık
  • 1145 - tıpıştı Tıp tıp diye çıkan hafif ses
  • 1146 - tırlık Bir çeşit dokuma ipliği
  • 1147 - tırrıt tırrıt Koyun sürüsü sulanırken ve sürünün kendisini takip etmesi için çoban tarafından söylenir
  • 1148 - tısılamak Yorgunluktan nefes nefese kalmak
  • 1149 - tike Küçük parça, lokma
  • 1150 - tin Dokunarak ya da örülerek yapılmış örtü ya da giysinin ipliği, çözgü ipinin tek adeti
  • 1151 - tingede düşmek Birden irkilmek
  • 1152 - tingildemek Titreyerek zıplayarak sallanmak
  • 1153 - tohum Dokuma işinde koyu kırmızı ip rengi
  • 1154 - tokat Bakır yoğurt kabı
  • 1155 - toklu Bir yaşında erkek koyun
  • 1156 - tokmakan Semiz otu, soğukluk otu
  • 1157 - tokuç Çamaşırı döverek yıkamaya yarayan ağaçtan yapılmış alet
  • 1158 - tombuluş Ense kökü, omuz üstü
  • 1159 - tongavıt(tongavat) Düğünlerde oğlan evinden kız evine gönderilen hediye
  • 1160 - topaç Yufka ekmeğin gevrek kırıntıları ile bir miktar peyniri su ile nemlendirip ovalayarak çiğköfte büyüklüğünde sıkılıp yenen yiyecek
  • 1161 - topalak Yoğrulmuş bulgurdan küçük bezeler halinde çorba
  • 1162 - toprakbastı Yabancı köyden oğlan tarafının kızın köyüne girerken verdiği hediye
  • 1163 - topuklamak Tabana kuvvet kaçmak
  • 1164 - topuz etmek Devam etmekte olan bir işin ilerlemesine engel olmak, çıkmaza sokmak, bağlamak
  • 1165 - tort 1-Köpeğin boynuna diğer köpeklerin boğmaması için takılan dikenli demir, 2-Peynir yapılırken ekşi çökeltiden yapılan peynir
  • 1166 - tosbağa-tosgaba Kaplumbağa
  • 1167 - toslak İri yapılı erkek çocuk
  • 1168 - tosmarmak Küsüp surat asmak
  • 1169 - tosurdamak Anlaşılamayacak şekilde kendi kendine çekişmek, kötü şeyler söylemek
  • 1170 - töm töm 1-Zayıflıktan boynu incelmiş, boynunu sallayarak yürüyen
  • 1171 - tömbezlek Takla
  • 1172 - tös Ense
  • 1173 - töstü Köstebek
  • 1174 - tuluk Koyun keçi gibi hayvanları yüzerken derisini tulum şeklinde çıkarmak, bu şekilde çıkarılmış deriye basılan peynir, yayık derisi
  • 1175 - tumanmak Yüz üstü kapanmak
  • 1176 - tummak Kapatmak
  • 1177 - tutalık Sara
  • 1178 - tutamak Sıcak tencere tabak gibi malzemeleri tutmaya yarayan mutfak gereci
  • 1179 - tutmaç Bir çeşit hamurlu ve kıkırtlı Türklere özgü yemek, erişte
  • 1180 - tutuz etmek Emrivaki ile kalmaya zorlamak
  • 1181 - tülber Saçı başı dağınık dolaşık bakımsız kadın
  • 1182 - tülbür Dolaşık kadın saçı
  • 1183 - tünlümek Zıplamak
  • 1184 - türeme Boyu bir metreyi geçebilen ve sulak yerlerde yetişen ot
  • 1185 - ufra Hamur açarken hamurun yapışkanlığını önlemek için serpilen un
  • 1186 - uğunmak Acı ile kendinden geçmek soluğu tıkanıp ağlayamaz hale gelmek
  • 1187 - uluk 1-Rutubetten çürümüş 2-Pasaklı kadın
  • 1188 - urup Çeyrek, rubu(arapçadan geçmiştir)
  • 1189 - usturuplu Ahlaklı, terbiyeli, düzgün kullanılan söz
  • 1190 - utaşmak Yetişmek, ulaşmak
  • 1191 - utyeri Edep bölgesi
  • 1192 - uyh Şaşma sözü
  • 1193 - uynaşmak Karşılıklı bir karara varabilmek, anlaşmak, uyuşmak, uzlaşı
  • 1194 - üç buçuk atmak Çok korkmak
  • 1195 - üçgül Yonca
  • 1196 - üçüncü Pamuğun üçüncü defe toplanması
  • 1197 - üğütmek 1-Ne var ne yok hepsini yemek, 2-Bol bol yalan söylemek
  • 1198 - ülübü Taze fasulye
  • 1199 - ürek Çabuk ilerleyen iş, akıcı
  • 1200 - üstü olmak Kadınların adet görmesi
  • 1201 - üştemenek Olur olmaz her işe "ben bilirim, ben daha iyi yaparım."diyerek öne çıkmaya çalışan
  • 1202 - ütme 1-Henüz kurumamış buğdayı başakla beraber kebap yapma, 2-Kumarda kazanma, 3-Saç , tüy yakma
  • 1203 - üvendire Öküz inek gibi hayvanları yürütmek için kullanılan ucu demirli sopa, labıt
  • 1204 - üzerli Yüklü, hamile
  • 1205 - üzülmek Kumaş ya da ipin güçlü bir şekilde her iki ucundan çekilmesi sonucu oluşan incelme, kopma
  • 1206 - varan gelen Istarın aşağı yukarı hareket eden kısmı
  • 1207 - varıvermek Sarkıntılık etmek, tecavüze kalkışmak
  • 1208 - verdirivermek 1-Yağmurun bir a bastırması 2-Girilmesi doğru olmayan bir yere aniden girivermek
  • 1209 - verevine Yanlamasına, enine
  • 1210 - verinmek Var gücü ile çabalamak
  • 1211 - vesayit Taşıt
  • 1212 - vızzıklamak Çocuğun kulak tırmalayıcı ağlama sesi
  • 1213 - vızzo Boş, aylak, bir işe yaramayan
  • 1214 - yağır 1-Yağlı gibi görünen kir 2-Sürtünmeden oluşan yara, tahriş
  • 1215 - yağlı ballı olmak İki kişinin samimi olması
  • 1216 - yağlı böcek Uğur böceği
  • 1217 - yağlık Havlu, peşkir
  • 1218 - yaka Kadın göğsü
  • 1219 - yakılamak Yaralı bölgeyi mikrop kapmaması için dağlamak
  • 1220 - yakım yakmak Başkası adına mani şiir söylemek
  • 1221 - yakmak Anası ölmüş yavruyu bir başka anaya alıştırmak
  • 1222 - yal Köpek yiyeceği
  • 1223 - yal yağsı Tembel, miskin, avantacı
  • 1224 - yalak Toprakta açılan çukur
  • 1225 - yalama 1-Aşınmış vida, 2-Yüzsüzlük eden
  • 1226 - yamdınmak Ağzında yiyecek yada içecek bir şey olmadığı halde yutkunmak
  • 1227 - yamışmak Yamulmak
  • 1228 - yangılı Birine aşık olan
  • 1229 - yanğra Çok konuşan, konuşmayı seven, çok konuştuğu için sır tutamayan
  • 1230 - yanıkmak Dert yanmak, şikayetlenmek
  • 1231 - yanış Motif, nakış
  • 1232 - yannık Yayık
  • 1233 - yanpiri Eğri
  • 1234 - yansılamak Birisinin söylediklerini tekrarlayarak alay etmek
  • 1235 - yapağı İp yapımında kullanılan koyun yünü
  • 1236 - yapbasan Düz taban, yere düzgün basamayan
  • 1237 - yapık Toros dağlarının yüksek yaylalarında yetişen, yavşan otuna benzer, yeşil çay olarak faydalı bir bitki
  • 1238 - yapışmak Tutunmak
  • 1239 - yas yeri Ölünün çıktığı ev, baş sağlığına gidilen yer
  • 1240 - yasılmak Hafif eğilmek, gard almak
  • 1241 - yastık İnce uzun tarlanın başlıklarındaki, çift sürülürken dönülebilecek bölüm
  • 1242 - yaşı benzemesin Benzetmek gibi olmasın
  • 1243 - yaşı kesilesice Ölesice
  • 1244 - yaykamak Su ile çalkayarak yıkamak
  • 1245 - yaylaya çekmek Sümüğünü çekmek
  • 1246 - yazı Ova, arazi
  • 1247 - yazmak Sergiyi açarak yere sermek, yaymak
  • 1248 - yazmış Yavrulamamış keçi
  • 1249 - yekinmek Yerinden kımıldamak
  • 1250 - yektirmek Topallamak
  • 1251 - yeldirge Bebeklerde isilik şeklinde oluşan cilt hastalığı
  • 1252 - yelfe Çok hafif
  • 1253 - yelpirti Hafif esinti
  • 1254 - yemeni Hafif, plastik bayan ayakkabısı
  • 1255 - yencelmek Çok içten ağlama sonunda hıçkırıp ağlayamamak
  • 1256 - yeşillenmek Aşk ile yaklaşmaya çalışmak
  • 1257 - yetme Olgunlaşma
  • 1258 - yeyni Hafif
  • 1259 - yeyniceklik Basitlik, sululuk
  • 1260 - yılfırt Bir doğru ya da düzlem üzerine bire bir örtüşmeyen doğru, çarpık
  • 1261 - yiribik ölüsü gibi Çok kötü kokan
  • 1262 - yirik Yarık, kesik, yırtık
  • 1263 - yorak İşlenmiş hayvan derisi
  • 1264 - yoraz Aksi, ters
  • 1265 - yosmak Bir sebebe bağlamak, bir duruma işaret saymak, yormak
  • 1266 - yovanta Başıboş, işsiz, aylak
  • 1267 - yoymak Ziyan etmek, işe yaramaz hale getirmek, heba etmek, boşa gitmek
  • 1268 - yoymala yozuk Yoyulmuş, yozlaşmış
  • 1269 - yoz deve Kırma, safkan olmayan
  • 1270 - yozlamak Çoğun içinden iyisini, kalitelisini, işe yarar olanını seçip almak
  • 1271 - yönet Düzgün, onat
  • 1272 - yönevi Sıcakkanlı olamayan, insanlarla iyi ilişkiler kuramayan
  • 1273 - yörük 1-Hızlı yürüyen Türk, 2-Hayvancılıkla geçinen, gelenek-göreneklerine, vatanına ve bayrağına, Türk diline ve Türk töresine sahip çıkan, Toroslarda göçebe yaşayan Türk oymakları
  • 1274 - yöş karardı Akşam oldu hava karardı, karanlık oldu
  • 1275 - yuka Sığ, ince
  • 1276 - yuka ekmek Yufka ekmek
  • 1277 - yumalamak Yemeği hızlıca bitirmek
  • 1278 - yumulmaç Saklambaç
  • 1279 - yumulmak Kendini işe vermek, işe koyulmak
  • 1280 - yumurmak Yoğurarak yumru hale getirmek
  • 1281 - yumuş Buyurulan iş
  • 1282 - yunak Çamaşır
  • 1283 - yunaklık Çamaşır yıkanan yer
  • 1284 - yunmak Yıkanmak
  • 1285 - yurt Yayla zamanı yörük obalarının konduğu yer
  • 1286 - yuu Hey Anlamında kullanılır
  • 1287 - yuvak Toprak damları düzeltmek için kullanılan taş silindir
  • 1288 - yüğrük Ciltte genellikle yüzde oluşan kırmızı renkteki şişlik
  • 1289 - yüğrük ocağı Yüğrük hastalığını hasta bölgeye tükürmek sureti ile tedavi eden oba
  • 1290 - yüğürmek Koç, teke ya da tosunun dişilerini çiftleşerek döllemesi
  • 1291 - yüklük Yatak, yorgan, yastık konulan yüksekçe yer
  • 1292 - yülümek Bilemek, keskinleştirmek
  • 1293 - yüreği geçmek Hafif uyuklamak
  • 1294 - yüreği tutmak Henüz uyumak
  • 1295 - yüznumara Tuvalet , hela
  • 1296 - yüzün guyu Yüzü koyun, birisinin ileri doğru gittiğini anlatmak için de kullanılır
  • 1297 - zağar 1-Zahir, herhalde, 2-Zayıf köpek, 3-Sahipsiz ve bakımsız köpek gibi zayıflamış
  • 1298 - zeh Bir cismin keskin kenarı
  • 1299 - zekeret Hastanın koma hali
  • 1300 - zelloca Karşılıklı şapkaları ters giyilmiş üstleri başları dağınık, felçli gibi hareketler yaparak birbirlerinin şapkalarını düşürmeye çalışan iki kişinin düğünlerde oynadığı oyun
  • 1301 - zığarmak Sert çıkmak, diklenmek
  • 1302 - zıkırtı Serzeniş
  • 1303 - zılındırmak Asmak, idam etmek
  • 1304 - zılıngaç Salıngaç
  • 1305 - zılınmak Asılıp sallanmak
  • 1306 - zıpcık Yaprakları ve dalları kopmuş sadece gövdesi kalmış bitki
  • 1307 - zıyınmak Kayarak inmek
  • 1308 - zıypancak Kaygan
  • 1309 - zıypmak Kaymak
  • 1310 - zibil 1-Hayvan gübresi 2-Çokluk anlatır
  • 1311 - ziftimek Taneyi koçan el ile ayırmak
  • 1312 - zirgilli Yerinde duramayan, çok hareket eden hareketliliği rahatsızlık veren kişiler için söylenir.(gürcü dilinde diş eti)
  • 1313 - zirzop Saygısız, işe yaramaz, serkeş
  • 1314 - ziv ziv gezmek Aylak aylak dolaşmak
  • 1315 - zobu Güçlü kuvvetli
  • 1316 - zom Ağır balyoz
  • 1317 - zombidi Oyuncuların isimlerinin yazıldığı kağıtlarla oynanan çocuk oyunu
  • 1318 - zottiri İşe yaramaz, serkeş
  • 1319 - zöber Deve gibi uzun boylu
  • 1320 - zöğelmek Dikilip durmak
  • 1321 - zumara Cehennemin en dibi

Kaynakça

[değiştir]