almak
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
![]() |
Ayrıca bakınız: almák |
Türkçe[düzenle]
Söyleniş[düzenle]
- آلمق
- Heceleme: al‧mak
Eylem[düzenle]
almak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi alır) -ır
- bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
- Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - N. Cumalı
- (ticaret) satın almak
- ele geçirmek, fethetmek
- Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. - Ö. Seyfettin
- bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak
- Çocuğu okuldan aldı.
- birlikte götürmek
- içine sığmak
- Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.
- kabul etmek
- kendine ulaştırılmak, iletilmek
- Mektup almak. Haber almak.
- içeri sızmak, içine çekmek
- Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.
- erkek, kadınla evlenmek
- O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. - M. Ş. Esendal
- sürükleyip götürmek
- Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.
- kazanmak, elde etmek
- zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak
- Soğuk almak. Ceza almak.
- bürümek, kaplamak, sarmak
- Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.
- kısaltmak, eksiltmek
- Ceketin boyundan almak.
- yolmak, koparmak
- Kaş almak.
- temizlemek
- Karyolanın altını süpürge ile al.
- içeri girmesini sağlamak
- Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. - N. Cumalı
- tat veya koku duymak
- Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.
- örtmek, koymak
- Paltosunu sırtına aldı.
- yol gitmek, mesafe katetmek
- O yolu bir saatte alırsınız.
- çalmak
- Cebimden saatimi almışlar.
- soldurmak
- Güneş perdelerin rengini aldı.
- vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak
- Dalağını aldılar.
- motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek
- Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. - H. Taner
- göreve, işe başlatmak
- Yeni kapıcı aldı.
- görevden, işten çekmek
- başlamak
- Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur. - Halk türküsü
- içecek veya sigara içmek
- yutmak, kullanmak
- İlaç almak.
- kazanç sağlamak
- Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.
- gidermek, yok etmek
- İçine biraz su koy, tuzunu alır.
- yer değiştirmek
Deyimler[düzenle]
Karşıt anlamlılar[düzenle]
Alt kavramlar[düzenle]
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumuna göre "almak" maddesi
Atasözleri[düzenle]
Türkmence[düzenle]
Eylem[düzenle]
almak