koymak
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Eylem
[düzenle]koymak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi koyar)
- bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek
- Öteki elini doktorun omzuna koydu. - Sait Faik Abasıyanık
- bir kişiyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak
- Bu işe kimi koyacağız?
- bırakmak
- İçeri kimseyi koymuyorlar.
- katmak, eklemek
- Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir. - Salâh Birsel
- imza, tarih, adres yazmak
- uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak
- Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor. - Ruşen Eşref Ünaydın
- bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak
- Giderlerini iki ay içinde yerine koydu. - Necati Cumalı
- bırakmak, terk etmek
- çay hazırlamak üzere su kaynatmak
- Emrah POLAT, 2015 Köpek Adamlar, sayfa 28 , İletişim Yayınları
- "Apo, idare binasındaki küçük tüpe çay koymuştu."
- Emrah POLAT, 2015 Köpek Adamlar, sayfa 28 , İletişim Yayınları
Deyimler
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "koymak" maddesi
Eski Türkçe
[düzenle]Eylem
[düzenle]- koymak
- koyuvermek
- bırakmak
- dökmek
- çalkamak