yutmak
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Türkçe[düzenle]
Eylem[düzenle]
yutmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yutar) -ar
- (fizyoloji) ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
- tam ve doğru söylememek
- Bazı heceleri yutuyor.
- inanmak, aldanmak, kanmak
- Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz. - S. M. Alus
- söylemek istediği bir sözü kendini tutarak söylememek
- iyice, eksiksiz olarak öğrenmek
- Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu. - Y. K. Karaosmanoğlu
- ışık, ses gücünü, parlaklığını azaltmak
- Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor. - M. Ş. Esendal
- dayanıp sesini çıkarmamak, katlanmak
- Ben bu ağır sözleri yutmam.
- haksız olarak kendine mal etmek, zorbalıkla elinden almak
- Sakarya'nın doğusunda Türk Ordusu da kıvrılarak bu canavarın Ankara'yı yutmasına mâni olmaya çalışıyordu. - H. E. Adıvar
- oyunda bir şey kazanmak
Deyimler[düzenle]
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumuna göre "yutmak" maddesi
Çağatayca[düzenle]
Eylem[düzenle]
- [1] sükyut etmek, yutmak
Kaynakça[düzenle]
- KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.