İçeriğe atla

bırakmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[değiştir]

Eylem

[değiştir]

bırakmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi bırakır)

  1. elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
  2. koymak
    Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. - T. Buğra
  3. bir işi başka bir zamana ertelemek
    Gezmeyi haftaya bıraktık.
  4. unutmak
    Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?
  5. bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek
  6. saklamak, artırmak
    Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin.
  7. bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek
    Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı. - F. R. Atay
  8. engel olmamak
    Bırak, burasını benim defterimden okuyayım. - Ö. Seyfettin
  9. sarkıtmak
    Saçlarını omzuna bırakmış.
  10. ölen, ayrılan birinden , kişi, nesne vb. şeyler kalmak
    Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu. - C. Uçuk
  11. bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek
    Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı. - H. E. Adıvar
  12. uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak
    Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim. - R. H. Karay
  13. bıyık veya sakal uzatmak
  14. özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak
    Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı? - R. H. Karay
  15. boşamak
    Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler. - Ö. Seyfettin
  16. kötü bir durumda terk etmek
  17. ayrılmak, terk etmek
    Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi. - P. Safa
  18. sınıf geçirmemek, döndürmek
    Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı.
  19. bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek
    Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım. - M. Ş. Esendal
  20. bakılmak, korunmak için vermek
    Eşyamı size bırakacağım.
  21. yanına almamak, yanında götürmemek
    Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim. - Atatürk
  22. sahiplik hakkını başkasına vermek
    Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış.
  23. yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak
  24. bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek
    İz bırakmak. Leke bırakmak.

Çekimleme

[değiştir]

Deyimler

[değiştir]

adres bırakmak, başıboş bırakmak, gölgede bırakmak, mesafe bırakmak, tadında bırakmak, yaya bırakmak

Çeviriler

[değiştir]

Kaynakça

[değiştir]