getirmek
Türkçe[değiştir]
Köken[değiştir]
Söyleniş[değiştir]
Eylem[değiştir]
getirmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi getirir)
- bildirmek, iletmek
- bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak
- erişmek veya eriştiğini sanmak
- Baharı getirdik.
- gelmesini sağlamak
- Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar. — R. N. Güntekin
- ileri sürmek
- Örnek getirmek.
- Bir zâbit nefes nefese şu haberi getirdi. — O. S. Orhon
- makama atamak/tayin etmek veya seçmek
- sağlamak
- Haftada bir cuma günleri işleyen küçük bir kahve ayda ne kadar gelir getirirse… — Ö. Seyfettin
- sebep olmak, ortaya çıkarmak
- Bu rüzgâr kar getirir.
Çekimleme[değiştir]
getirmek eyleminin çekimi
Zıt anlamlılar[değiştir]
Alt kavramlar[değiştir]
getirmek
Türetilmiş kavramlar[değiştir]
Çeviriler[değiştir]
getirmek
|
Kaynakça[değiştir]
- Türk Dil Kurumuna göre "getirmek" maddesi
Yardımcı eylem[değiştir]
getirmek
Türkmence[değiştir]
Söyleniş[değiştir]
- Heceleme: ge‧tiɾ‧mek
Eylem[değiştir]
getirmek