geçirmek
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Eylem
[düzenle]- geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
- bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
- Kalanımızı peşine takarak Murat Suyu'nun karşı kıyısına geçirdi. - K. Bilbaşar
- bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek
- Odanın eşyasını öbür odaya geçirmek.
- tespit etmek, yazmak, kaydetmek
- Merkez, kadının dosyasına vefat kaydını geçirdi. - R. H. Kara
- bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
- Yem torbalarını hayvanların boyunlarına geçirdikten sonra arkadaşına sordu. - O. C. Kaygılı
- yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek
- Arkadaşımı geçirmeye gittim.
- bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
- Oralarda geçirdiğim günleri daima bir endişe, bir nevi hüzün ile derhatır ediyorum. - H. S. Tanrıöver
- giymek, giyinmek
- Sırtına pembe, kolları tamamen çıplak bir bluz geçirmişti. - S. F. Abasıyanık
- bir işi birden çok kişi üzerinde uygulamak
- Kılıçtan geçirmek. Dayaktan geçirmek.
- herhangi bir durumu yaşamış olmak
- Ne yapar ne eder, günde iki üç saatini at üstünde geçirirdi. - N. Cumalı
- etmek, yapmak
- hastalık bulaştırmak
- Nezleyi bana geçirdin.
- zaman harcamak
- Benim bu işlerle geçirecek vaktim yok.
- bir gereksinimi eldeki imkânla karşılamak
- tırnak veya diş benzeri sert vücut parçalarını birinin üzerine şiddetli biçimde temas ettirmek
- Pınar KÜR, 2004 Küçük Oyuncu, sayfa 66 , Everest Yayınları
- "Gene de uzuyor öpüşme, gene de tırnaklarımı ensesine geçiriyorum."
- Pınar KÜR, 2004 Küçük Oyuncu, sayfa 66 , Everest Yayınları
- (argo) vurmak
- Ayfer Tunç, 2018 Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, sayfa 45 , Can Yayınları
- "Rahip kürsüden indi, kadınları ayırmak isterken bir yumruk da ona geçirdiler."
- Ayfer Tunç, 2018 Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, sayfa 45 , Can Yayınları
- (argo) kötü mal satmak, alışverişte aldatmak
- (argo) öğrencilerin gözünde öğretmenin öğrencileri sınavda zorlaması.
- (argo) kötü söz söylemek
Deyimler
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "geçirmek" maddesi
Türkmence
[düzenle]Eylem
[düzenle]geçirmek
- geçirmek
Kaynakça
[düzenle]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.