yemek

Vikisözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Türkçe[değiştir]

Söyleniş[değiştir]

IPA(anahtar): [jɛˈmɛc]
Heceleme: ye‧mek

Köken 1[değiştir]

Osmanlı Türkçesi یمك(yemek) sözcüğünden devralındı, o da Ana Türkçe *jē- (yemek, eylem) sözcüğünden, yukarıdaki Köken 1'e bakın (yeme + -k).

[değiştir]

yemek (belirtme hâli yemeği, çoğulu yemekler) -ği

  1. günün belli saatlerinde yenilen besin
  2. yemek yeme, karın doyurma işi
    Yemekten sonra gocuğuna sarar, yatırırdı beni. - N. Cumalı
  3. konuklara yiyecek verilerek yapılan ağırlama
    Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu. - F. R. Atay
  4. (gastronomi) yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, , taam, ekmek
    Yemekten sonra lokantalı vagondan birer de kahve getirttiler. - M. Ş. Esendal
Çekimleme[değiştir]
Üst kavramlar[değiştir]
Deyimler[değiştir]
Türetilmiş kavramlar[değiştir]

Çeviriler[değiştir]

Köken 2[değiştir]

Osmanlı Türkçesi یمك(yemek, eylem) sözcüğünden devralındı, o da Ana Türkçe *jē- (yemek, eylem) sözcüğünden devralındı

Eylem[değiştir]

yemek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yer) -r

  1. ağızda çiğneyerek yutmak
    Adam o kadar çabuk yiyor ki, hizmetçi ekmek yetiştiremiyor. - B. Felek
  2. aşındırmak, delmek, kemirmek, oymak
    Neclâ, onun böyle kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor. - H. Taner
  3. ısırmak
    Sivrisinekler çocuğun kollarını yemiş.
  4. batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak
  5. hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak
    Kendini topladı ama fena yerinden gagayı yedi sanırım... - Memduh Şevket Esendal
  6. hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek
    Haram yemek. Rüşvet yemek.
  7. harcamak, tüketmek, bitirmek
    Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum diye latife ediyordu. - Memduh Şevket Esendal
  8. yasal yoldan cezalandırılmak
  9. birine alacağını vermemek, ödememek
    Bu adam benim yüz bin liramı yedi.
  10. başkasının parasını harcamak
    Dalkavuklar çok parasını yemişler.
  11. harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek
    Yapımına başlanan bu yapı günde 5 ton çimento yiyor.
  12. (mecaz) sürekli üzmek, tedirgin etmek
    Bu dert beni yiyor.
  13. (argo) gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek
  14. (argo) kandırmak
    Bizi yemek sana mı kaldı?

Çekimleme[değiştir]

Çeviriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

Atasözleri[değiştir]