İçeriğe atla

açmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]
Bir buzdolabının kapağı açılmış.

Söyleniş

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

açmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi açar)

  1. bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek, kapatmanın karşıtı
    • Kapıyı açıp içeri giriyorum. - Adalet Ağaoğlu
  2. bir cihazı, bir düzeneği çalıştırmak
    • Dönüş yolunda radyoyu açtık. - Elif Şafak
  3. bir toplantıyı, etkinliği başlatmak
  4. bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek
  5. birbirinden uzaklaştırmak
    • Kollarını açtı.
  6. alanını genişletmek
    • Hürriyet-i Ebediyye Abidesi'nin çevresini açmak için çalışıldı.
  7. sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu hâlden kurtarmak
    • Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı. - Memduh Şevket Esendal
  8. avunmak veya danışmak üzere söylemek, içini dökmek
    • Size derdimi açmaya geldim. - Fâlih Rıfkı Atay
  9. ayırmak, tahsis etmek
    • Senin için üst katta bir oda açtık.
  10. beğenmek
    • Burası beni açtı, çok beğendim.
  11. bir konu ile ilgili konuşmak
    • Ümit KAFTANCIOĞLU, 2022 Altın Ekin, sayfa 116 , Dinozor Genç
      "Kız annesine beni soruyor olmalı. Annesi açıp karşılık verdi:"
  12. bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak
  13. bulutların dağılmasıyla gökyüzünün aydınlanması
    • Hava açtı.
  14. düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu hâlden kurtarmak
    • Yumağı açmak.
  15. düzenlemek, yapmak
    • Üniversite giriş imtihanını kuralları okuduktan sonra açtılar.
  16. alışverişi başlatmak
    • Bakan, tütün piyasasını açtı.
  17. engeli kaldırmak
    • Karla kapanan yolu açmak.
  18. ferahlık vermek
  19. güzel göstermek, yakışmak
    • Bu renk odayı açtı.
  20. görünür hâle getirmek
    • Kollarını, göğsünü açmış.
  21. poker, satranç v.s. oyunları başlatmak
  22. rengin koyuluğunu azaltmak
    • Bu boyayı biraz daha açmalı.
  23. savaşla almak, fethetmek
  24. sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek
    • Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu.
  25. tıkalı bir şeyi bu hâlden kurtarmak
    • Su borusunu açmak.
  26. (tıp, cerrahi) yarmak
    • Çıbanı açmak hastayı rahatlatır.
  27. (mecaz) geçit sağlamak
    • İki oda arasına kapı açtık.

Çekimleme

[düzenle]

Sözcük birliktelikleri

[düzenle]

bahis açmak, cennetin kapısını açmak, defter açmak, deli bayrağı açmak, dosya açmak, dünyaya gözlerini açmak ev açmak, güneş açmak, kâğıt açmak

Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]

Türkmence

[düzenle]

Söyleniş

[düzenle]
Heceleme: aç‧mak

Eylem

[düzenle]

açmak

  1. açmak
  2. keşfetmek