açmamak
Türkçe[değiştir]
Köken[değiştir]
- Eski Türkçe açmamak (açmamak) (açmama + -k).
Söyleniş[değiştir]
Eylem[değiştir]
açmamak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi açmaz)
- alanını genişletmemek
- Anıtın çevresini açmamak.
- alışverişi başlatmamak
- Bakan, tütün piyasasını açmadı.
- avunmak veya danışmak üzere söylememek, içini dökmemek
- Ona derdimi açmadım.
- ayırmamak, tahsis etmemek
- Senin için üst katta bir oda açmadık.
- beğenmemek
- Burası beni açmadı, hiç beğenmedim.
- bir cihazı, bir düzeneği çalıştırmamak
- Bu yüzden radyoyu açmadık.
- bir konu ile ilgili konuşmamak
- bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmemek
- bir toplantıyı, etkinliği başlatmamak
- bir şeyi kapalı hâlden açık hâle getirmemek
- Kapıyı açmayınca kedi içeri giremedi.
- bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik meydana getirmemek
- birbirinden uzaklaştırmamak
- Kollarını açmadı.
- bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmamak
- Hava açmadı.
- düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu hâlden kurtarmamak
- Yumağı açmamak.
- düzenlememek, yapmamak
- Üniversitede o gün olaylar olunca imtihanı açmadılar.
- engeli kaldırmamak
- Karla kapanan yolu açmamak.
- ferahlık vermemek
- güzel göstermemek, yakışmamak
- Bu renk odayı açmadı.
- görünür hâle getirmemek
- Kollarını, göğsünü açmamış.
- poker, satranç v.s. oyunları başlatmamak
- rengin koyuluğunu azaltmamak
- Bu boyayı biraz daha açmamalı.
- sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu hâlden kurtarmamak
- Kadın hamalı dışarı çıkardı, çantasını açmadan cebinden birkaç lira çıkarıp verdi.
- savaşla almamak
- sıkılganlığını, utangaçlığını gidermemek
- tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmamak
- Su borusunu açmamak.
- yarmamak
- Çıbanı açmamak.
- (mecaz) geçit sağlamamak
- İki oda arasına kapı açmadık.
Çekimleme[değiştir]
açmamak eyleminin çekimi
Eş anlamlar[değiştir]
- (savaşla almamak): fethetmemek
Zıt anlamlar[değiştir]
Alt kavramlar[değiştir]
açmamak
Deyimler[değiştir]
açmamak
Türetilmiş kavramlar[değiştir]
Çeviriler[değiştir]
açmalak
|