yapmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe[değiştir]

Köken[değiştir]

Osmanlı Türkçesi یاپمق(yapma + -k).

Söyleniş[değiştir]

Eylem[değiştir]

yapmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yapar) -ar

  1. bir dileği, bir isteği yerine getirmek
    Şu işi yapıver diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu. — S. M. Alus
  2. bir harekete, işe başlamak veya hareketle, işle uğraşmak
    Koşu yapmak.
    Sarsıntı yapmak.
  3. bir şeyi başka bir şey hâline getirmek
    Ayrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım. — R. H. Karay
  4. çıkarmak, salgılamak
    Tükürük bezleri tükürük yapar.
  5. davranmak, hareket etmek
    Fırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı. — N. Araz
  6. dışkı çıkarmak
    Çocuk altına yapmış.
  7. düzenli hâle getirmek
    Yatak yapacağım.
    Yolu yaptılar.
  8. evlendirmek
    Bu kızı sana yapacağız.
  9. fikri, davranışı, isteği işe dönüştürmek
    Elimi ağzına götürerek sus işareti yaptım. — R. H. Karay
  10. gerçekleştirmek, meydana getirmek, oluşturmak, ortaya koymak, tahakkuk ettirmek
    Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. — Ç. Altan
    İlk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır. — Y. Z. Ortaç
  11. inşa etmek
    Onu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı. — H. Taner
  12. olmak
    Altın yapmak.
    Servet yapmak.
  13. olmasına yol açmak
    Durgun sular sıtma yapar.
  14. tamir etmek, onarmak
    Bozulan saatimi saatçi yaptı.
  15. tehdit yoluyla birini bir hâle düşürmek
    Ben adamı ne yaparım, biliyor musun?
  16. üretmek
    Ayakkabı yapmak onun işiydi.
  17. yol almak
    Kazan çalıştığından gemi yol yapıyordu.

Çekimleme[değiştir]

Eş anlamlılar[değiştir]

Zıt anlamlılar[değiştir]

Alt kavramlar[değiştir]

Deyimler[değiştir]

Türetilmiş kavramlar[değiştir]

Çeviriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]