göstermek
Görünüm
![]() |
Ayrıca bakınız: dokunmatik |
Türkçe
[düzenle]Heceleme
[düzenle]- Heceleme: gös‧ter‧mek
Eylem
[düzenle]göstermek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi gösterir)

- birini veya bir şeyi işaretle belirtmek
- Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi.
- görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak
- Size kitaplarımı göstereyim.
- anlatmak, belirtmek, beyan etmek
- Bu söz onun iyi niyetini gösteriyor.
- bir şeyin etkisi altında tutulmak
- Güneşe göstermek. Aleve göstermek.
- kanıtla inandırmak
- Bunun böyle olduğunu size göstereceğim.
- öğretmek, açıklamak
- Yol göstermek.
- yapmasını söylemek, görevlendirmek
- Size ne iş gösterdiler?
- güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek
- Bu, seni ablandan daha şirin gösteriyor, emin ol! - R. N. Güntekin
- herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak
- Gerçekleri çarpıtarak gösteriyor.
- görünmek, benzemek
- (yardımcı fiil) etmek
- İtaat göstermek. Dayanışma göstermek.
- sert bir biçimde karşılık vermek
- Anası da babasının küfürlerini tekrarlıyor, evde ona göstereceğini söylüyor, gözlerini açıyor, başını sallıyordu. - Ö. Seyfettin
Deyimler
[düzenle]aba altından sopa göstermek, büyüklük göstermek, diş göstermek, etkinlik göstermek, etkisini göstermek, faaliyet göstermek, ışık göstermek, sağ eliyle sol kulağını göstermek
Türetilmiş kavramlar
[düzenle]Yardımcı eylem
[düzenle]göstermek
Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "göstermek" maddesi