açık

Vikisözlük sitesinden
Ayrıca bakınız: acık, acik, асыҡ

Türkçe[değiştir]

Köken[değiştir]

Söyleniş[değiştir]

Zıt anlamlılar[değiştir]

[değiştir]

açık (belirtme hâli açığı, çoğulu açıklar)

  1. belli bir yerin biraz uzağı
    Tren yolu nehrin açığından geçer.
  2. (denizcilik) denizin kıyıdan uzakça olan yeri
    Limanda bilinen gemiler, hâlbuki açıklardadır. — B. Necatigil
  3. (ekonomi) bir ihtiyacın karşılanmaması hâli
    Bütçe açığını bir türlü kontrol altına alınamıyordu.
    Ülkenin doktor açığı gittikçe büyümekteydi.

Çekimleme[değiştir]

Alt kavramlar[değiştir]

Deyimler[değiştir]

Türetilmiş kavramlar[değiştir]

Çeviriler[değiştir]

Ek okumalar[değiştir]

Belirteç[değiştir]

açık

  1. belirgin bir şekilde
    İnsan, mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi? — M. Yesârî

Çeviriler[değiştir]

Ön ad[değiştir]

açık (karşılaştırma daha açık, üstünlük en açık)

  1. açılmış, kapalı olmayan
    Açık pencereden pastırma yazının mavi ışıkları girmekte. — E. Atasü
  2. aralığı çok
    Açık adımlarla.
  3. boş
    Kâğıtta açık yer kalmadı.
  4. boş, görevlisi olmayan (, vazife), münhal
    Açık kadro.
  5. çalışır hâlde olan
    Bâzı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar. — Ö. Seyfettin
  6. çıplak, örtüsüz
    Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selâmladı. — A. Kabaklı
  7. engelsiz, serbest
    Sana açık bir yol görünüyor.
  8. gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen
    Bu adamın her işi açıktır.
  9. her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen
    Her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o. — T. Buğra
  10. kolay anlaşılır
    Açık, dobra sualleriyle karşısındakinin en azından keyfini kaçırır. — E. Işınsu
  11. rengi koyu olmayan
    Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu. — Ö. Seyfettin
  12. sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan
    Açık sahneleri ballandıra ballandıra anlatır o.

Zıt anlamlılar[değiştir]

  • (açılmış, kapalı olmayan): kapalı
  • (boş, görevlisi olmayan): münhal
  • (kolay anlaşılır): vazıh
  • (rengi koyu olmayan): koyu

Atasözleri[değiştir]

Çeviriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

Eski Türkçe[değiştir]

Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

[değiştir]

  1. (aile) büyük kardeş, ağabey

Karaçay Balkarca[değiştir]

Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

[değiştir]

  1. açık, vazıh
  2. (dil bilimi) sesli harf, ünlü, vokal