İçeriğe atla

koşmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[değiştir]

Söyleniş

[değiştir]
IPA(anahtar): [kɔʃ.ˈmɑk]
(dosya)
Heceleme: koş‧mak

Köken

[değiştir]
Osmanlı Türkçesi کوشمق(koşma + -k).

Eylem

[değiştir]

koşmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi koşar)

Koşan bir atlet

Çekimleme

[değiştir]
  1. adım atışlarını artırarak ileri doğru hızla gitmek
    Ben kaçıyorum, abim de arkamdan koşuyor. — Adalet Ağaoğlu
  2. bir işle çok ilgilenmek, koşuşturmak
    Yok, yok, dedi, akşamdan beri ben koştum, biraz da onlar yorulsunlar. — Memduh Şevket Esendal
  3. bir yere ivedilikle gitmek
    Pencerede dolaşan gölgelerden bir şeyler sezmeye çalışarak koşuyorum. — Yusuf Ziya Ortaç
  4. birini, bir işte görevlendirmek
    İşe koşmak.
  5. birlikte görmesi için bir şeyi, bir kişiyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek
  6. hayvanı çekeceği arabaya, sabana v.s.ne bağlamak
    Atları arabaya koşmak.
  7. koşuya çıkmak
    Doru at bugün koşmayacak.
  8. (mecaz) kovalamak, üstüne düşmek, izlemek
    İki yıldır bu işin peşinden koşuyorum.

Zıt anlamlılar

[değiştir]

Üst kavramlar

[değiştir]

Deyimler

[değiştir]

Türetilmiş kavramlar

[değiştir]

Çeviriler

[değiştir]

Köken 2

[değiştir]

Eylem

[değiştir]

koşmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi koşar)

  1. at, öküz gibi hayvanlar çekebilsin diye arabasını, düveni, sabanı v.s. hazırlamak
    Bir adam yolla da arabayı koşsun.
  2. bir kişiyi arkadaşlık etmek üzere başkasının yanına vermek
    Yanına bir adam koşalım, yalnız gitme.
  3. bir kişiyi bir işle görevlendirmek
    Küçük yaşlarda babası onu işe koşuyordu.
  4. birlikte görmesi için bir şeyi başka birinin yanına katmak, arkadaş olarak vermek
  5. hayvanı çekeceği arabaya, sabana, düvene v.s. bağlamak
    Atları arabaya koştun mu?

Eş anlamlılar

[değiştir]

Zıt anlamlılar=

[değiştir]

Deyimler

[değiştir]

Türetilmiş kavramlar

[değiştir]
Benzer kelimeler
[değiştir]

Çeviriler

[değiştir]

Kaynakça

[değiştir]

Çağatayca

[değiştir]

Söyleniş

[değiştir]
  • Heceleme: koş‧mak

Eylem

[değiştir]
  1. eşar söylemek
  2. inşad, ilave, tertib etmek

Kaynakça

[değiştir]
  • KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.