doğru
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
![]() |
Ayrıca bakınız: Doğru |
Türkçe[düzenle]
Eski Yazı[düzenle]
طوغری
Ad[düzenle]
doğru (belirtme hâli doğruyu, çoğulu doğrular) -su
- (felsefe) gerçek, hakikat
- Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz. - N. Ataç
- (matematik) matematikte mantıksal bir değer
- (ses bilgisi, noktalama işareti adları) iki nokta arasındaki en kısa çizgi
- İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir.
Deyimler[düzenle]
Çeviriler[düzenle]
|
Karşıt anlamlılar[düzenle]
Belirteç[düzenle]
doğru
- yanlışsız, eksiksiz biçimde
- Doğru söylüyorsun Ali, doğru söylüyorsun ama kazın ayağı öyle değil. - O. Kemal
- hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca
- Doğru oraya gitmiş olsaydınız herhâlde uygun olurdu. - S. F. Abasıyanık
- yakın, yakınlarında
- Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu. -F. R. Atay
Çeviriler[düzenle]
İlgeç[düzenle]
doğru
- karşı yönünce
- Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu. - Y. Atılgan
Çeviriler[düzenle]
|
Ön ad[düzenle]
doğru
- bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- gerçek, yalan olmayan
- Doğru haber.
- akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun
- Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur. - A. Gündüz
- yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu
Çeviriler[düzenle]
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumu: "doğru"
Atasözleri[düzenle]
- Baca eğri de olsa duman doğru çıkar
- Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar
- Deveye boynun eğri, demişler; nerem doğru ki, demiş
- Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek
- Doğru söz acıdır
- Doğru söz katarından belli olur
- Doğru söz yemin istemez
Azerice[düzenle]
Ad[düzenle]
doğru
- doğru