bozmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe[değiştir]

Köken[değiştir]

bozma + -k

Söyleniş[değiştir]

Eylem[değiştir]

bozmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi bozar)

  1. altını paraya çevirmek, bozdurmak
  2. bağ veya bostanın son ürününü toplamak
    Bostanı bozduk.
  3. bırakmak, dağıtmak
    Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun. — Sait Faik Abasıyanık
  4. bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapmayacak hâle getirmek, rahatsız etmek
    Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor.
  5. bozguna uğratmak, mağlup etmek, yenmek
    Düşman ordusunu bozmak.
  6. dokunmak, zarar vermek
    Bu yemek midemi bozdu.
  7. geçersiz hâle getirmek
    Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun. — M. Ş. Esendal
  8. kızlığına zarar vermek
  9. şeklini ve kullanılışını değiştirmek
    Eskileri bozuyor; beni, çocuğu giydiriyor. — Ö. Seyfettin
  10. yazıyı silmek
    Ali yazar, Veli bozar.
  11. yerin, şeyin düzenini karıştırmak
  12. (para) büyük parayı küçük birimlere ayırmak
    Bir milyon lira bozar mısın?
  13. (para) yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
  14. (mecaz) aklını kaybedecek derecede bir şeye düşkün olmak
    Adamcağız politika ile bozmuş.
  15. (mecaz) bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek
    Adamcağızı fena bozdunuz.
  16. (mecaz) kötü hâle getirmek

Çekimleme[değiştir]

Zıt anlamlılar[değiştir]

Alt kavramlar[değiştir]

Deyimler[değiştir]

Çeviriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

Eski Türkçe[değiştir]

Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

Eylem[değiştir]

  1. bozmak
  2. yıkmak

Türkmence[değiştir]

Eylem[değiştir]

bozmak

  1. bozmak
  2. silmek