karşı
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Türkçe[düzenle]
Eski Yazı[düzenle]
قارشی
Ad[düzenle]
karşı (belirtme hâli karşıyı, çoğulu karşılar) -sı
- bir şeyin, yerin, kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi
- Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor.
- yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı [veya]] yanı
- Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik. - R. H. Karay
- ön, kat, huzur
- İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar. - Y. Z. Ortaç
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Belirteç[düzenle]
karşı
- yüzünü bir şeye doğru çevirerek
- Bahçeye karşı oturmak.
- karşılık olarak, mukabil
- Bir ölüm haberine karşı ben, içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum. - A. Ş. Hisar
- için, hakkında
- Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı? - S. F. Abasıyanık
- -e doğru
- Bir sabaha karşı yine çakal sesleriyle uyanmıştım. - S. F. Abasıyanık
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Ön ad[düzenle]
karşı
- bulunan yere göre önde, ileride olan, alternatif
- Karşı evin kızları.
- Karşı mahalle.
- karşıt, zıt, muhalif
- İlkin bütün bunların bir emperyalizm numarası olduğunu söyleyerek kesin bir karşı tavır koydu. - M. Mungan
Deyimler[düzenle]
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumu: "karşı"
Atasözleri[düzenle]
- Akşama karşı gitme, tana karşı yatma
- Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır
- Rüzgara karşı tüküren,kendi yüzüne tükürür
Çağatayca[düzenle]
Ad[düzenle]
- öte, mezaristan, seray-i humayun
- bir şehr-i kadim ismi.
Gagavuzca[düzenle]
Köken[düzenle]
- Farsça khar-buze
Ad[düzenle]
karşı
- karşı
Kaynakça[düzenle]
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki