İçeriğe atla

girmek

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]

Köken

[düzenle]
Tren, gara giriyor (1)
Vidalar, kutudaki gözlere girmiş (2)
Öğrenciler sınava girmiş (3)
Fatih, İstanbul'a giriyor (4)

Osmanlı Türkçesi گیرمك (girmek) sözcüğünden devralındı, Ana Türkçe *kīr- sözcüğünden devralındı.

Söyleniş

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

girmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi girer)

  1. Dışarıdan içeriye geçmek; kaçmak:
    • "Birlikte kiliseden içeri giriyoruz, ben topallıyorum." -
  2. sığmak
    • Elim bu eldivene girmiyor.
  3. katılmak
    • "Bugün edebiyat imtihanına girdim." - Yusuf Ziya Ortaç
  4. Almak, fethetmek:
    • "Ordularımız İstanbul'a girdiler." - Memduh Şevket Esendal
  5. İncelemek, ayrıntılara inmek
  6. Girişmek, başlamak:
  7. Bulaşmak
  8. Koyunlara kelebek hastalığı girdi.
  9. Su dolu bir yerin içine batmak veya dalmak:
    • "Şimdi git, at içinden sıkıntıyı. Denize gir. Yorul." - Necati Cumalı
  10. (zaman) anlamlı kavramlar için gelmek:
  11. İlkbahar girdi.
  12. Ağrı, sancı başlamak, saplanma
  13. Yeni bir duruma geçmek, dönüşmek:
    • "Göğün morlaşan kenarı eriyor, menekşe rengine giriyordu." - Ömer Seyfettin
  14. İyice anlamak, iyice bilmek.
  15. Kavgaya tutuşmak.
  16. Erişmek, ulaşmak:
  17. Yirmisine girdi.
  18. Bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almak:
    • Tuz genellikle her yemeğe girer.
  19. Yazılmak, başlamak:
    • Faruk EREM, 1996 Bir Ceza Avukatının Anıları, sayfa 25
      "Ankara'da büyük bir garajın kaporta bölümüne çırak girmişti, küçük yaşta."
  20. Yüklenmek
  21. (hukuk) Tecavüz etmek, bir yere geçmek
    • Komşu, tarlamıza beş metre girdi.
  22. (Kıbrıs ağzı)Arpa veya buğdayın biçilecek olgunluğa erişmesi
  23. (Kıbrıs ağzı)Ekmek hamurunun kabarıp yarılması

Çekimleme

[düzenle]

Deyimler

[düzenle]

aralarına kara kedi girmek, aslan ağzına girmek, bahse girmek, bir yaşına daha girmek, birbiri girmek, birbirine girmek, çıkmaza girmek, deliğe girmek, içine girmek, mahremiyetine girmek yürürlüğe girmek

Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]