girmemek
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Köken
[değiştir]- Osmanlı Türkçesi كررمق (girmeme + -k).
Söyleniş
[değiştir]Eylem
[değiştir]girmemek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi girmez)
- ağrı, sancı başlamamak, saplanmamak
- almamak, fethetmemek
- başlamamak, girişmemek
- Kaçırdım gene ipin ucunu, bir türlü konuya giremiyorum. — N. Ataç
- bir şeyin yapımında, birleşiminde yer almamak
- Tuz, böbrek hastalarında artık yemeğe girmez.
- bulaşmamak
- Koyunlarımıza kelebek hastalığı girmedi.
- detaylara inmemek, incelememek
- dışarıdan içeriye geçmemek
- erişmemek, ulaşmamak
- Yirmisine daha girmeden vefat etti.
- iyice anlamamak, iyice bilmemek
- katılmamak
- kavgaya tutuşmamak
- sığmamak
- Elim bu eldivene girmiyor.
- sulu bir şeyin veya su dolu bir yerin içine batmamak veya dalmamak
- Ceketinin ucu tabağa girimedi ki.
- Denize girmemek.
- yazılmamak, başlamamak
- Okula girmedi.
- yeni hâle geçmemek, dönüşmemek
- yüklenmemek
- zaman anlamlı kavramlar için gelmemek
- İlkbahar daha girmedi.
- (hukuk) geçmemek, tecavüz etmemek
- Komşu, tarlamıza beş metre bile girmedi.
Çekimleme
[değiştir]girmemek eyleminin çekimi
Zıt anlamlılar
[değiştir]Alt kavramlar
[değiştir]Deyimler
[değiştir]gelmemek