bulaşmak
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eylem
[değiştir]bulaşmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi bulaşır)
- bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
- Tabak bulaştı.
- -e istenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
- Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı. - Sait Faik Abasıyanık
- -e hastalık geçmek, sirayet etmek
- Çocuğa suçiçeği bulaşmış.
- -e çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
- Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı. - Lâtife Tekin
- -e istemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak
- Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun. - Ahmet Ümit
Çeviriler
[değiştir]çeviriler
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "bulaşmak" maddesi
Türkmence
[değiştir]Eylem
[değiştir]bulaşmak
Kaynakça
[değiştir]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.