yapamak
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eylem
[değiştir]yapamak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yapar) -r
- bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek
- Hasan, yıldırımla vurulmuş gibi hemen kapıyı kapadı, kaçtı. - Halide Edip Adıvar
- hava bulutlarla kaplanmak, sıkıntılı bir hâl almak
- bir şeyin görünmesine engel olmak
- Bu yapı manzarayı kapadı.
- geçişi engellemek
- Kar yolu kapamıştı.
- tıkamak, içini doldurmak
- Çukuru kapamak.
- su, elektrik gelişini kesmek
- Elektriği kapadı.
- çalışamaz, görev ve iş yapamaz duruma getirmek
- Fabrikayı kapamışlar. Gazeteyi kapadılar.
- üzerinde durmamak, bir şey üzerinde konuşmayı bırakmak
- O konuyu kapayalım.
- bir yere sokup dışarı çıkmasına engel olmak, hapsetmek
- Zengin kadını tımarhaneye koymadılar, buraya, çiftliğe getirip kapadılar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- ortalıktan alıp saklamak
- Vurguncular kumaşları kapamışlar.¨
- karşılamak, denk gelmek
- Bu ikramiye borçlarımı kapar.
Çeviriler
[değiştir]çeviriler
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "yapamak" maddesi