öz
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Türkçe[düzenle]
Ad[düzenle]
öz (belirtme hâli özü, çoğulu özler)
- (felsefe) bir kişinin benliği, kendi mânevî varlığı, derun, iç, nefis, derun
- Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti. - H. Taner
- "Kendine, kendi kendini" anlamlarında birleşik kelimeler türeten söz
- Öz eleştiri, öz yönetim.
- bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa, zübde, ekstre
- Karaciğer özü. Meyve özü. Mısır özü.
- çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça
- (mecaz) bir şeyin temel ögesi, künh, zübde
- Ortalıktaki krizi sebep gösteriyorlar ama, asıl kriz şirketin kendi özünde. - A. Gündüz
- (bitki anatomisi) bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm
- Ağacın çürüğü özünden olur; yiğidin iyisi sözünden olur - Halk türküsü
Çekimleme[düzenle]
öz adının çekimi
Deyimler[düzenle]
Türetilmiş kavramlar[düzenle]
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Adıl[düzenle]
öz
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumuna göre "öz" maddesi
Atasözleri[düzenle]
- Ağrılarda göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı
- özü sözü bir: Düşündüğü gibi davranan, düşündüğünü açık açık söyleyen kimse.
- özü sözü sağlam olmak: Güvenilir yaratılışta olmak.
- öz ağlamayınca göz ağlamaz: Üzüntü, insanın yüreğini yakmadıkça gözden yaş akmaz.[1]
Azerice[düzenle]
Diğer yazılışlar | |
---|---|
Arap | اۆز |
Kiril | өз |
Latin | öz |
Köken[düzenle]
Eski Türkçe 𐰇𐰕 (öz)
Adıl[düzenle]
öz
Çağatayca[düzenle]
Ad[düzenle]
Gagavuzca[düzenle]
Köken[düzenle]
Ad[düzenle]
öz
Kaynakça[düzenle]
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki
Kırım Tatarca[düzenle]
Ön ad[düzenle]
öz
Alt kavramlar[düzenle]
- özü : kendisi
Kürtçe[düzenle]
Ad[düzenle]
- öz