dayamak
Türkçe[değiştir]
Eylem[değiştir]
dayamak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi dayar) -r
- yaslamak
- Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı. - Ö. Seyfettin
- bir yerden, bir kişiden yararlanmak, güç almak
- Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti. - S. F. Abasıyanık
- korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak
- Mektubu gözüne dayadı. Bıçağı göğsüne dayadı.
- varmak, ulaşmak
- (mecaz) kalitesiz, kötü veya çürük bir malı, gizlice iyi olanların arasına katıp müşteriye satmak
- vakit geçirmeden, bekletmeden vermek
- Tezgâha giden garson, önüme koca bir kadeh rakı dayadı. - O. C. Kaygılı
- (halk ağzı) kapı veya pencereyi ardına kadar açmak
Deyimler[değiştir]
Çeviriler[değiştir]
çeviriler
Kaynakça[değiştir]
- Türk Dil Kurumuna göre "dayamak" maddesi