mukabil
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Belirteç
[düzenle]mukabil
- karşılık olarak
- Bir iki iyi habere mukabil her gün nice kaza ve bela haberleri verir. -A. Ş. Hisar.
- Oraya altın parlaklığı veren guruplara mukabil buradan her sabah pırıl pırıl bir güneş doğduğunu da ben çok defalar gördüm. - A. H. Çelebi
Köken
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "mukabil" maddesi
Çeviriler
[düzenle]çeviriler
Ön ad
[düzenle]mukabil (karşılaştırma daha mukabil, üstünlük en mukabil)
- bir şeye karşılık olarak yapılan, bir şeyin karşılığı olan
- Düşmanlarla beraber Anadolu'da mukabil teşkilat yapmak üzere yetmiş beş kişi kadar göndermiş. - Atatürk
- bir şeyin karşısında bulunan
- karşılıklı
- Hatta bir halıdaki mukabil iki şekilden bile biri diğerine tamamıyla müşabih değildir. - A. H. Müftüoğlu
Yazılışlar
[düzenle]- [muka:bil]
Çeviriler
[düzenle]çeviriler