dağıtmak
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eylem
[değiştir]dağıtmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi dağıtır)
- toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak
- Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı. - Y. K. Beyatlı
- belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek
- Cebinden cüzdanını çıkarıp çocukları için harçlık dağıttı. - L. Tekin
- herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek
- Selamlar dağıtarak telaşsız ve yorgun bana doğru yürüyordu. - R. H. Karay
- bir şeyin veya yerin düzenini bozmak
- Odayı dağıtmak. Kâğıtları dağıtmak.
- iletmek, ulaştırmak
- yenilgiye uğratmak
- bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek
- Kooperatifi dağıttılar.
- kurulu düzeni bozmak
- etkisini, gücünü azaltmak, gidermek
- ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek
- değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak
Deyimler
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]çeviriler
|
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "dağıtmak" maddesi