uç
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]Köken 1
[düzenle]Ad
[düzenle]uç (belirtme hâli ucu, çoğulu uçlar)
- bir şeyin baş veya son noktası
- bir şeyin başı, tepesi
- bir şeyin kenarı
- Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. — R. H. Karay
- bir uzaklığın son noktası
- İstikbal, bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor. — F. R. Atay
- dış kenar
- genellikle uzun nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası
- Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. — A. Gündüzö# kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde
- (tarih) Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak
Çekimleme
[düzenle]uç adının çekimi
Eş anlamlılar
[düzenle]- (dış kenar): periferi
Alt kavramlar
[düzenle]- (dış kenar): parmak ucu
Atasözleri
[düzenle]Deyimler
[düzenle]Türetilmiş kavramlar
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]Ek okumalar
[düzenle]- Vikipedi'de uç
Ön ad
[düzenle]uç (karşılaştırma daha uç, üstünlük en uç)
Eş anlamlılar
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "uç" maddesi
Köken 2
[düzenle]Eylem
[düzenle]uç
- uçmak (eylem) sözcüğünün dilek-emir kipi basit ikinci tekil şahıs olumlu çekimi
Zıt anlamlılar
[düzenle]Gagavuzca
[düzenle]Köken
[düzenle]- Eski Türkçe uch (uch)
Söyleniş
[düzenle]- Heceleme: uç
Ad
[düzenle]uç
Kaynakça
[düzenle]- Etymological Dictionaries - Andras Rajki
Tatarca
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]- Heceleme: uç
Ad
[düzenle]uç