sınır
Görünüm
Ayrıca bakınız: sinir |
Türkçe
[değiştir]Köken
[değiştir]Söyleniş
[değiştir]Ad
[değiştir]sınır (belirtme hâli sınırı, çoğulu sınırlar)
- bir şeyin nicelik bakımından inebileceği veya çıkabileceği en alt/üst yer
- Hele bir de birkaç sünger bulabilse artık mutluluğunun sınırı olmayacaktı. — Halikarnas Balıkçısı
- bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç
- Bataklığın sınırı oralara kadar uzanırdı.
- Oralarda ormanın sınırı 1500 mertebde bitiyormuş.
- son, uç
- (coğrafya, hukuk) komşu il, ilçe, köy veya kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi
- (coğrafya, politika) iki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi
- (matematik) değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük
Çekimleme
[değiştir]sınır adının çekimi
Eş anlamlılar
[değiştir]- (coğrafya, politika): had, hudut
- (gelinebilecek en alt/üst yer, matematik): limit
- (yayılabilinecek son nokta): uç
Alt kavramlar
[değiştir]- (ekonomi: gelinebilecek en alt/üst yer): açlık sınırı, fakirlik sınırı, yoksulluk sınırı, zenginlik sınırı
Türetilmiş kavramlar
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]coğrafya, politika
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "sınır" maddesi
Ek okumalar
[değiştir]- Vikipedi'de sınır