tepe
Görünüm
| Ayrıca bakınız: Tepe |
Türkçe
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]Ad
[düzenle]tepe (belirtme hâli tepeyi, çoğulu tepeler)

- Bir şeyin en üstteki bölümü; kaban
- Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz. - Sait Faik Abasıyanık
- Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası:
- "Ekşisu'da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi." - Necati Cumalı
- (teklifsiz konuşma)Birinin yanı başı, baş ucu:
- Tepemde durup canımı sıktı.
- (anatomi) Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü
- Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor. – R. H. Kara
- (coğrafya) Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi
- "Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti." - Necati Cumalı
- (matematik) Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri.
- (matematik) İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası.
- (matematik) Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri.
Çekimleme
[düzenle]tepe adının çekimi
Atasözleri
[düzenle]Deyimler
[düzenle]ada tepe, hacet tepesi, tepe açısı, tepe sınıfı, tepe tepe kullanmak, tepesinin tası atmak
Alt kavramlar
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "tepe" maddesi
Fince
[düzenle]Ad
[düzenle]tepe
- (coğrafya) ada tepe