kabarmak
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Türkçe[değiştir]
Köken[değiştir]
Eylem[değiştir]
kabarmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi kabarır) -ır
- ağırlığı artmadan hacmi büyümek
- Ekmek iyi kabardı.
- yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak
- Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur. - R. N. Güntekin
- niceliği artmak, büyümek
- Masraf kabardı.
- şişmek, genişlemek
- İhtiyarın zayıf damarları kabarmış kıllı elleri dizlerinin üstündeydi. - P. Safa
- hayvanların tüyleri dikilmek
- kumaş üzerinde tüyler oluşmak, havlanmak
- Bu kumaş çabuk kabardı.
- ıslanıp veya| ısınıp yerinden kurtulmak
- Masanın kaplaması kabardı. Dolabın boyası kabardı.
- deniz dalgalanmak, büyük dalgalar oluşmak
- bulanmak
- öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek
- Bu olayı duyunca delikanlının yüreği öç alma duygusuyla kabarır. - N. Cumalı
- kafa tutmak, öfkelenip üstüne yürüyecek gibi davranmak
- böbürlenmek, gururlanmak
- Kumandan, atını şahlandırarak hurra hurra diye kendisini alkışlayan keyifli halka boyun kırarak kabarıyordu. - Ö. Seyfettin
Deyimler[değiştir]
Çeviriler[değiştir]
çeviriler
|
Kaynakça[değiştir]
- Türk Dil Kurumuna göre "kabarmak" maddesi