büyük
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Köken
[düzenle]Osmanlı Türkçesi بويوك, Eski Türkçe 𐰋𐰇𐰘𐰜 (b²üy²k̥).
Söyleniş
[düzenle]Zıt anlamlılar
[düzenle]Ad
[düzenle]büyük (belirtme hâli büyüğü, çoğulu büyükler)
- erişkin, yetişkin kişi
- (din) büyük abdest
- Büyüklerin tandır sefasına ayıracak zamanları yoktu. — A. Kutlu
- (mecaz) derece, makam, rütbe bakımından daha üst olan kişi
Çekimleme
[düzenle]büyük adının çekimi
Eş anlamlılar
[düzenle]- (eskimiş): azim
Atasözleri
[düzenle]Deyimler
[düzenle]erişkin kimse
Çeviriler
[düzenle]Ön ad
[düzenle]büyük (karşılaştırma daha büyük, üstünlük en büyük)
- belli bir yaşa gelmiş, yetişkin
- Büyüklerin tandır sefasına ayıracak zamanları yoktu. — A. Kutlu
- bir grup canlı arasından yaşı diğerlerine göre daha fazla olan
- boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (müşahhas cisim), küçük karşıtı
- Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. — Y. Z. Ortaç
- çok, ortalamayı aşan
- Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti. — P. Safa
- mühim, önemli
- Ömrünün tek ve büyük oyunu bitmişti. — T. Buğra
- niceliği çok olan
- Emrah POLAT, 2015 Köpek Adamlar, sayfa 61 , İletişim Yayınları
- "25 lira da o zaman büyük para ha!"
- Emrah POLAT, 2015 Köpek Adamlar, sayfa 61 , İletişim Yayınları
- üstün niteliği olan
- Molière büyük adammış, yeryüzüne gelmiş kişilerin en büyüklerinden biri. — N. Ataç
Çeviriler
[düzenle]boyutları benzerlerinden daha fazla olan
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "büyük" maddesi
Kırım Tatarcası
[düzenle]Ön ad
[düzenle]büyük
- büyük
- Büyügi Mümine 19 yaşında, küçügi Amira tek eki yaşını toldurdı. — Büyüğü Mümine 19 yaşında, küçüğü Amira ise henüz bir yaşını doldurdu.