büyük
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Türkçe[düzenle]
Söyleniş[düzenle]
Köken[düzenle]
Ad[düzenle]
büyük (belirtme hâli büyüğü, çoğulu büyükler) -ğü
- (mecaz) makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kişi
- erişkin, yetişkin kişi
- (din) büyük abdest
- Büyüklerin tandır sefasına ayıracak zamanları yoktu. - A. Kutlu
Çekimleme[düzenle]
büyük adının çekimi
Deyimler[düzenle]
Karşıt anlamlılar[düzenle]
Atasözleri[düzenle]
- Ağzın karnından büyük olmasın
- Borçtan korkan kapısını büyük açmaz
- Büyük balık küçük balığı yer
- Büyük balık küçük balığı yutar
- Büyük başın derdi büyük olur
- Büyük lokma ye büyük söyleme
- Büyük lokma ye büyük söz söyleme
Çeviriler[düzenle]
erişkin kimse
Ön ad[düzenle]
büyük
- boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (müşahhas cisim), küçük karşıtı
- Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. - Y. Z. Ortaç
- çok, ortalamayı aşan
- Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti. - P. Safa
- niceliği çok olan
- Benim büyük kalabalıklara karşı ürkekliğim vardır. - R. N. Güntekin
- üstün niteliği olan
- Molière büyük adammış, yeryüzüne gelmiş kişilerin en büyüklerinden biri. - N. Ataç
- yetişkin, belli bir yaşa gelmiş
- Büyüklerin tandır sefasına ayıracak zamanları yoktu. - A. Kutlu
- önemli
- Ömrünün tek ve büyük oyunu bitmişti. - T. Buğra
- bir grup canlı arasından yaşı diğerlerine göre daha fazla olan
Çeviriler[düzenle]
boyutları benzerlerinden daha fazla olan
|
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumu: "büyük"
Kırım Tatarca[düzenle]
Ön ad[düzenle]
büyük
- büyük
- Büyügi Mümine 19 yaşında, küçügi Amira tek eki yaşını toldurdı.