eski
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Türkçe[değiştir]
Yazılışlar[değiştir]
- اسكی
Ad[değiştir]
eski (belirtme hâli eskiyi, çoğulu eskiler) -si
- çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey
- Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum. - H. Z. Uşaklıgil
- herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kişinin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan söz
- Mebus eskisi. Müdür eskisi.
Çeviriler[değiştir]
çeviriler
|
Ön ad[değiştir]
eski
- çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıttı
- Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden? - N. Ataç
- yıpranmış, demode olmuş
- önceki, sabık
- Bu durumun eski sevgilinin onurunu kırması doğal. - A. Kutlu
- geçerli olmayan
- herhangi bir mwslekte uzun süreden beri çalışmış olan
- mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan
- Eski öğretmen.
Deyimler[değiştir]
Çeviriler[değiştir]
çeviriler
|
Kaynakça[değiştir]
- Türk Dil Kurumuna göre "eski" maddesi
Atasözleri[değiştir]
- Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz
- Eski çamlar bardak oldu
- Eski diye atma kürkünü; gerek olur bürünürsün bir günü
- Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez
- Eski düşman dost olmaz
- Eski kaçmış; iğne iplik geri getirmiş
- Eskiye itibar olsaydı bitpazarına nur yağardı
Gagavuzca[değiştir]
Köken[değiştir]
- Eski Türkçe äski
Ön ad[değiştir]
eski
- eski
Kaynakça[değiştir]
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki
Kırım Tatarca[değiştir]
Ad[değiştir]
eski
Ön ad[değiştir]
eski
- eski, yıpranmış, demode olmuş
- eski, geçmiş zaman
Eş anlamlılar[değiştir]
Özbekçe[değiştir]
Ön ad[değiştir]
eski
- eski