yakın
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Türkçe[düzenle]
Söyleniş[düzenle]
Köken[düzenle]
- Eski Türkçe yak (yak) - yağu (yağu)
Ad[düzenle]
yakın (belirtme hâli yakını, çoğulu yakınlar) -nı
yakın hakkında Türkçe Vikipedi'de ansiklopedik bilgi bulabilirsiniz.
- (tabii bilimler) uzak olmayan yer
- Yakınımızda otururlar.
- (sosyoloji) aralarında sıkı ilişki olan akraba, arkadaş ya da dost
- En yakınlarından başlayarak herkese hayatı cehennem ettiği de doğrudur. - M. Mungan
Çekimleme[düzenle]
yakın adının çekimi
Deyimler[düzenle]
Üst kavramlar[düzenle]
Türetilmiş kavramlar[düzenle]
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Belirteç[düzenle]
yakın
Çeviriler[düzenle]
uzak olmadan
|
Ön ad[düzenle]
yakın (karşılaştırma daha yakın, üstünlük en yakın)
- andıran, benzeyen, yaklaşan
- Beş dönüme yakın bahçesi bir ormanı andırırdı. - Ö. Seyfettin
- aralarında sıkı ilgi bulunan
- Her birinin muhakkak bir yakın arkadaşı vardır. - E. Şafak
- az bir ara ile ayrılmış olan (yer veya zaman)
- erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan
- Elli yaşında adam, ellisine yakın kadın... - S. F. Abasıyanık
- küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan
- İklim ile toprağın bereketi ve insanın faaliyeti arasında yakın bir münasebet vardır. - C. Meriç
Zıt anlamlılar[düzenle]
- (az bir ara ile ayrılmış olan (yer veya zaman)): uzak
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumuna göre "yakın" maddesi
Atasözleri[düzenle]
- Ağızdan burun yakın, kardeşten karın,
- Akçanın iyisi kesede duran, bahçanın iyisi eve yakın olan,
- Göte yakın yerden et yememeli,
- Karıkoca bir sözle yakın, bir sözle uzaktır,
- Sıçılacak ağız göte yakın gelir,
- Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın,
- Yakın dost hayırsız hısımdan yeğdir
Eylem[düzenle]
yakın
- yakmak (eylem) sözcüğünün dilek-emir kipi basit ikinci çoğul şahıs olumlu çekimi
Zıt anlamlılar[düzenle]
Gagavuzca[düzenle]
Söyleniş[düzenle]
- Heceleme: ya‧kın
Köken[düzenle]
- Eski Türkçe jaq (jaq)
Ön ad[düzenle]
yakın
Kaynakça[düzenle]
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki