değmek
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]Köken
[düzenle]- Eski Türkçe teg (teg, “aynı seviyede, eş, eşit”) sözcüğünden, teŋ (teŋ, “dengeli, denk”), teŋe- (teŋe-, “karşılaştırmak, ölçmek”). Kazak ve Kırgız dillerindeki теңге kelimesi ile soydaştır. Türkçedeki denge kelimesi ile akrabadır.
Eylem
[düzenle]değmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi değer)
- aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek
- Kapıdan bir an birbirimize 'değerek'kıymet girdik. - Y. Z. Ortaç
- değerinde olmak, kıymetinde olmak
- Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer. - H. Taner
- erişmek, ulaşmak
- Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince…
- eş değerde olmak
- Bütün Dünya'ya değer gözlerin.
- herhangi bir vasıfta olmak
- Babaannem özel bir kadındı. Anlatılmaya değer. - A. Kutlu
- karşılık olmak
- Evet, onun için her şeyi feda etmeye değer. - A. Kabaklı
- istenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek
- Kurşun hedefe değdi.
- zevk veren şeylerle hoşa gitmek
- Bu kahve değdi doğrusu.
Çekimleme
[düzenle]değmek eyleminin çekimi
Zıt anlamlılar
[düzenle]Deyimler
[düzenle]Türetilmiş kavramlar
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "değmek" maddesi
Türkmence
[düzenle]Eylem
[düzenle]değmek
Kaynakça
[düzenle]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.