üst

Vikisözlük sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

Türkçe[değiştir]

Köken[değiştir]

Osmanlı Türkçesi اوست‎ sözcüğünden devralındı

[değiştir]

üst (belirtme hâli üsdü, çoğulu üstler)

  1. bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı
    Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. - H. E. Adıvar
  2. bir şeyin görülen yanı, yüzü
    Bu sefer taşın üstünden inip yere oturdu. - M. Ş. Esendal
  3. bir şeyin dış yüzü, yüzey
  4. giyecek, giysi
    O günden sonra kapıya diktiği bir bekçiye iş çıkışları işçilerin üstlerini arattı. - L. Tekin
  5. birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk
    Sonunda, üstlerinin de onayıyla bir sınav yapmaya karar verdi. - İ. O. Anar
  6. (anatomi) vücut, beden
  7. artan, geriye kalan bölüm
    Bir liranın üstü olarak uşağın getirdiği yetmiş beş kuruşu masanın üstünden kaldırmaz. - A. Ş. Hisar

Deyimler[değiştir]

Çeviriler[değiştir]

Ön ad[değiştir]

üst (karşılaştırma daha üst, üstünlük en üst)

  1. birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan
    Kadınların beni böyle göz hapsine almaları yüzünden üst düğmelerimi gevşetemiyordum. - R. N. Güntekin
  2. öte, arka
    Ben onu Şehzade Camisi'nin üst yanında, sokak içi, eski ahşap bir evde tanıdım. - Y. Z. Ortaç
  3. sınıflamalarda temel olarak alınan bir tipe göre ileri derecede olan
    Üst makam.
    Üst rütbedekiler.

Türetilmiş kavramlar[değiştir]

Çeviriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

Azerice[değiştir]

[değiştir]

üst

  1. üst

Ön ad[değiştir]

üst

  1. üst

Çağatayca[değiştir]

[değiştir]

  1. yüz, ruy

Gagavuzca[değiştir]

Köken[değiştir]

Eski Türkçe üst

[değiştir]

üst

  1. üst

Kaynakça[değiştir]

  • Etymological Dictionaries - Andras Rajki

Şorca[değiştir]

Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

[değiştir]

  1. üst
  2. yüzey

Türkmence[değiştir]

[değiştir]

üst

  1. üst

Kaynakça[değiştir]

  • Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.