İçeriğe atla

dar

Vikisözlük sitesinden
Ayrıca bakınız: -dar, DAR, Dar, dar-, dár, dâr, dǻr, där

Türkçe

[düzenle]
[da:r]

Köken

[düzenle]

Farsça Arapça

Yazılışlar

[düzenle]
Eski Yazı: طار

dar (belirtme hâli darı, çoğulu darlar)

Dar (isim [1])
  1. (idam) idam mahkûmlarını asmak için dikilen direk
  2. (toplum bilimi) yurt
  3. (mimarlık, iskân) yurt, ev

Belirteç

[düzenle]

dar

  1. güçlükle, ucu ucuna, ancak
    • En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler. - Memduh Şevket Esendal

Ön ad

[düzenle]

dar (karşılaştırma daha dar, üstünlük en dar)

Yol, tır için çok dar (Sıfat [1], [2])
  1. içine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı
    • Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım. - A. Ağaoğlu
  2. genişliği az veya yetersiz olan; ensiz, mikro
    • ''Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu. - S. Derviş
  3. az, elverişsiz, sınırlı
    • Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz. - A. H. Çelebi
  4. sıkıntılı
    • Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar? - M. Ş. Esendal
  5. (mecaz) yetersiz
    • Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar. - Y. K. Karaosmanoğlu

Atasözleri

[düzenle]

Deyimler

[düzenle]

dar kafalı


Çeviriler

[düzenle]


Çeviriler

[düzenle]


Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]

Azerice

[düzenle]

Ön ad

[düzenle]

dar

  1. dar

Gagavuzca

[düzenle]

Köken

[düzenle]

Eski Türkçe tar

Ön ad

[düzenle]

dar

  1. dar

Kaynakça

[düzenle]
  • Etymological Dictionaries - Andras Rajki

İspanyolca

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

dar

  1. vermek

Kuzey Kürtçe

[düzenle]

dar ?

  1. (ağaçlar) ağaç

Maltaca

[düzenle]

dar

  1. (mimarlık) ev

Tatarca

[düzenle]

dar

  1. darağacı

Zazaca

[düzenle]

dar d

  1. (ağaçlar) ağaç