akmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe[değiştir]

Eylem[değiştir]

akmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi akar) -ar

  1. -den sıvı madde|ler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. - Sait Faik Abasıyanık
  2. sıvı maddeler aşağıya yönelmek
  3. -den sıvı bir madde bir yerden çıkmak
  4. bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak
  5. dam akıyor
  6. -e art arda ve toplu olarak gitmek:
    Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı. - Yusuf Ziya Ortaç
  7. kumaş yıpranıp iplikleri erimeyebaşlamak
    Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu. - Refik Halit Karay
  8. boya birbirine karışmak
  9. -le sürüp gitmek
    Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar. - Yahya Kemal Beyatlı
  10. (mecaz) zaman çabuk geçmek
  11. (mecaz) karışmak, katılmak
  12. (argo) çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak

Çeviriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

Eski Türkçe[değiştir]

Eylem[değiştir]

  1. akmak

Kırgızca[değiştir]

Ön ad[değiştir]

akmak

  1. ahmak

Türkmence[değiştir]

Eylem[değiştir]

akmak

  1. akmak