İçeriğe atla

akmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]

Eylem

[düzenle]
Akan bir su (1),
Bir yapının akması sonucu suyun ardında bıraktığı iz (2)

akmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi akar)

  1. Sıvı maddelerin veya çok ince taneli katı maddelerin bir yerden başka bir yere doğru gitmesi
    • Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. - Sait Faik Abasıyanık
  2. Bir kabın veya yerin içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırması
    • Ayfer Tunç, 2018 Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, sayfa 334 , Can Yayınları
      "Kiremitleri kırık, çatıları akan her biri yirmi otuz yıllık evlerden bazılarının bodrum katlarını sel bastı."
  3. (mecaz) art arda ve toplu olarak gitmek
    • Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı. - Yusuf Ziya Ortaç
  4. kumaşın yıpranıp ipliklerinin erimeye başlaması
    • Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu. - Refik Halit Karay
  5. boyanın birbirine karışması
  6. sürüp gitmek
    • Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar. - Yahya Kemal Beyatlı
  7. Süzülmek, kaymak, kayarak geçmek.
    • Ümit KAFTANCIOĞLU, 2022 Altın Ekin, sayfa 47 , Dinozor Genç
      "Hemen yorganın altına aktım, uyudum."
  8. (mecaz) zamanın çabuk geçmesi
  9. (mecaz) karışmak, katılmak
  10. (argo) çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak

Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]

Dış Bağlantılar

[düzenle]

Eski Türkçe

[düzenle]

Eylem

[düzenle]
  1. akmak

Kırgızca

[düzenle]

Ön ad

[düzenle]

akmak

  1. ahmak

Türkmence

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

akmak

  1. akmak