sallanmak
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Eylem
[düzenle]sallanmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi sallanır) sallanmak -ır sallanmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi sallanır)
- Dişi sallanıyor.
- bir şey belli noktasından bir yere bağlı kalmak şartıyla, o noktanın iki tarafına aynı doğrultuda ve sürekli olarak gidip gelmek
- Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. - Y. K. Beyatlı
- Yere çivilenmiş koca masayı sarsarken oda bir salıncak gibi sallanıyor. - S. F. Abasıyanık
- vaktini boş ve yararsız işlerle uğraşarak geçirmek, oyalanmak, savsaklanmak
- makamından veya bulunduğu durumdan uzaklaşmak, yerini bir başkasına bırakmak tehlikesiyle karşılaşmak
Kaynakça
[düzenle]Türk Dil Kurumuna göre "sallanmak" maddesi
Çeviriler
[düzenle]Türkmence
[düzenle]Eylem
[düzenle]sallanmak
- inmek, alçalmak, eğilmek, sarkmak, düşmek
Kaynakça
[düzenle]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.