titremek
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]- Heceleme: tit‧re‧mek
Eylem
[düzenle]titremek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi titrer)
- küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak
- Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver
- -den kaslar hızlı küçük kasılmalarla sarsılmak
- Soğuktan mı titriyordum yoksa heyecandan, üzüntüden mi, bilmem. - Sait Faik Abasıyanık
- ses kısık ve kesik çıkmak
- Gözleri fırlamış, dudakları morarmıştı, elleri titriyor, sedası titriyordu. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
- çok üşümek
- ışığın aralıklı olarak gücü azalıp çoğalmak
- birinden veya bir şeyden korkmak, korkuya kapılmak
Deyimler
[düzenle]Türetilmiş kavramlar
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "titremek" maddesi