zarf
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]Köken
[düzenle]- Osmanlı Türkçesi ظرف, Arapça ظَرْف (ẓarf)
Ad
[düzenle]zarf (belirtme hâli zarfı, çoğulu zarflar)


- (kaplar, posta) İçine mektup veya başka kâğıtlar konulan kâğıttan kese:
- "Bir sabah kahvaltımı yaparken bana gösterişli bir zarf getirdiler." - Ahmet Haşim
- (kaplar) İçine fincan veya bardak oturtulan metal kap.
- 2014: Nalân KİRAZ, 2014 Gölgeli Konak, sayfa 108 , Alakarga Sanat Yayınları
- "Nesrin'in yardımcısı Seniha Hanım'ın getirdiği kahveleri bakır zarfları içinde her biri birer berjerin kenarından alan Nesrin Hanım'la Ali Raif Bey kahve masası üzerine birbiri ardına iki gümüş tabaka çıkarıp bıraktıklarında ben ikili koltukta Seniha Hanım'ın elindeki tepsiden kahveyi alırken az daha üzerime döküyordum."
- 2014: Nalân KİRAZ, 2014 Gölgeli Konak, sayfa 108 , Alakarga Sanat Yayınları
- Kılıf
- (dil bilimi) bir Fiilin, sıfatın veya zarfın anlamını zaman, durum, yer, ölçü, nitelik ve soru kavramları bakımından belirleyen veya sınırlayan kelime; belirteç: belirteç
- Dil bilgisinden zarfları anlatırken öğretmen birden bağırmaya başladı. - M. İzgü
Çekimleme
[düzenle]zarf adının çekimi
Sözcük birliktelikleri
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "zarf" maddesi