kızarmak
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Eylem
[düzenle]kızarmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi kızarır) kızarmak -ır kızarmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi kızarır)
- [1] kırmızı veya ona yakın renk almak
- Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi. - P. Safa
- [2] bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak
- Meyveler kızarmadan dalı üstünde soldu. Irmak yatağı kumsal, kırlar dikenlik oldu. - F. N. Çamlıbel
- [3] utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu yüz kırmızı renk almak
- [4] yiyecekler tavada kızgın yağ içinde veya ateşte kırmızılaşarak pişmek
- Sofrada tarhana çorbası, kızarmış tavuk, bulgur pilavı vardı. - Y. Kemal
Deyimler
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "kızarmak" maddesi
Eski Türkçe
[düzenle]Bu sözcüğün, biçim ve içerik olarak Vikisözlük standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.
Madde düzenleme ve Vikisözlük standartları ile ilgili bilgi
Bu sözcükte ayrıca şu sorunlar da bulunmaktadır:
- Bu söz(cük), ait olduğu dilin kullandığı Eski Türkçe alfabesinde yazılmamıştır.
Eylem
[düzenle]- [1] kızarmak