ezmek
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Köken
[değiştir]Eylem
[değiştir]ezmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi ezer)
- üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek
- Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. - E. B. Koryürek
- ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek
- Rüzgârın içinde birbirini ezercesine kaçıştılar. - S. F. Abasıyanık
- sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek
- Şerbet için şeker ezmek. Boya ezmek.
- üzmek, sıkıntıya sokmak
- Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir. - A. Gündüz
- dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak
- Bu yol hayvanı ezdi.
- yenmek, sindirmek
- Düşmanı ezmek.
- harcamak
- Paraları bir haftada ezerim. - S. F. Abasıyanık
Deyimler
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]çeviriler
|
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "ezmek" maddesi
Türkmence
[değiştir]Eylem
[değiştir]ezmek
- ıslatmak, suya batırmak veya sokmak
Kaynakça
[değiştir]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.