İçeriğe atla

kuyu

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]

Köken

[düzenle]
Eski Türkçe kudug (kudug) > kuy (kuy)

Söyleniş

[düzenle]

kuyu (belirtme hâli kuyuyu, çoğulu kuyular), sahiplik şekli kuyu -su

  1. (su) su tabakasına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir şeklinde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur
    • Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. H. Taner
  2. toprağa kazılan derince çukur
  3. (madencilik) yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey veya düşeye yakın bağlantı yolu.
    • Faruk EREM, 1996 Bir Ceza Avukatının Anıları, sayfa 55 , Çark Kitabevi Yayınları
      "Durmadan, kesik kesik çalan siren, çoluk, çocuk, kadınlar koşuşur kuyunun çıkışına. Daha sonra asansör çalışır, çıkanlar yakınlarına doğru giderler, koşarcasına."
  4. (mecaz) içinden çıkılamayan hâl veya yer

Çekimleme

[düzenle]

Alt kavramlar

[düzenle]


Atasözleri

[düzenle]

Deyimler

[düzenle]

Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]

Ek okumalar

[düzenle]

Anagramlar

[düzenle]

Çağatayca

[düzenle]
  1. hangisi, kangı

Kaynakça

[düzenle]
  • KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.

Gagavuzca

[düzenle]

Köken

[düzenle]
Eski Türkçe qudugh (qudugh)

Söyleniş

[düzenle]
  • Heceleme: ku‧yu

kuyu

  1. çukur, kuyu

Kaynakça

[düzenle]
  • Etymological Dictionaries - Andras Rajki