kuyu
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Köken
[düzenle]- Eski Türkçe kudug (kudug) > kuy (kuy)
Söyleniş
[düzenle]Ad
[düzenle]kuyu (belirtme hâli kuyuyu, çoğulu kuyular), sahiplik şekli kuyu -su
- (su) su tabakasına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir şeklinde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur
- Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu. — H. Taner
- toprağa kazılan derince çukur
- (madencilik) yer altındaki iş yerlerine ulaşmak için açılmış ve kesit boyutları derinliğine oranla sınırlı, düşey veya düşeye yakın bağlantı yolu.
- Faruk EREM, 1996 Bir Ceza Avukatının Anıları, sayfa 55 , Çark Kitabevi Yayınları
- "Durmadan, kesik kesik çalan siren, çoluk, çocuk, kadınlar koşuşur kuyunun çıkışına. Daha sonra asansör çalışır, çıkanlar yakınlarına doğru giderler, koşarcasına."
- Faruk EREM, 1996 Bir Ceza Avukatının Anıları, sayfa 55 , Çark Kitabevi Yayınları
- (mecaz) içinden çıkılamayan hâl veya yer
Çekimleme
[düzenle]kuyu adının çekimi
Alt kavramlar
[düzenle]- artezyen kuyusu,
- gayya kuyusu,
- iç kuyu,
- kireç kuyusu,
- kör kuyu,
- su kuyusu,
- kuyucu
- kuyu kebabı,
- kuyu suyu
Atasözleri
[düzenle]Deyimler
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]genelde silindir biçimde su depolanan alan
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "kuyu" maddesi
Ek okumalar
[düzenle]- Vikipedi'de kuyu
Anagramlar
[düzenle]Çağatayca
[düzenle]Ad
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.
Gagavuzca
[düzenle]Köken
[düzenle]- Eski Türkçe qudugh (qudugh)
Söyleniş
[düzenle]- Heceleme: ku‧yu
Ad
[düzenle]kuyu
Kaynakça
[düzenle]- Etymological Dictionaries - Andras Rajki