karanlık
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
![]() |
Ayrıca bakınız: alaca karanlık |
Türkçe=[düzenle]
Ad[düzenle]
karanlık (belirtme hâli karanlığı, çoğulu karanlıklar) -ğı
- ışığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan
- Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu. - H. S. Tanrıöver
- üzüntü, sıkıntı, perişanlık
- Demiştim ya, bütün memleketi bir yas karanlığı kaplamıştı. - Y. K. Karaosmanoğlu
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
Tatarca: qarañğı (tt), qarañğılıq (tt) |
Ön ad[düzenle]
karanlık (karşılaştırma daha karanlık, üstünlük en karanlık)
- ışıksız
- Gel, dayan, dayanabilirsen bu acıya.
- yasalara, töreye uygun olmayan
- Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. - M. Ş. Esendal
- gereğince anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan (durum)
- Fahri'nin gözlerinde karanlık bir ifade var, umutsuzluk, öfke karışımı bir şey. - A. Ümit
- karışık
Çeviriler[düzenle]
çeviriler
|
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumu: "karanlık"