karışık
Görünüm
Ayrıca bakınız: altüst |
Türkçe
[değiştir]Ön ad
[değiştir]karışık
- ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş, katışık
- Karışık salata.
- düzensiz, dağınık, intizamsız
- karışmış
- Ağzından kanla karışık diş parçalarını, onu yumruklayanların suratlarına tükürdü. - Halikarnas Balıkçısı
- saf olmayan, mağşuş
- Karışık süt.
- çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan
- Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık, dolambaçlı işten! - N. Cumalı
- anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan, çapraşık
- Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın. - P. Safa
- (mecaz) dolu
- Serin rüzgârlarını deniz kesti keseli. Tıkıyor göğüsleri kum karışık sam yeli. - F. N. Çamlıbel
- (halk ağzı) halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan
Sözcük birliktelikleri
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]çeviriler
|
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "karışık" maddesi