İçeriğe atla

sönmek

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

sönmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi söner)

  1. yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak, parlaklığını, ışığını yitirmek
    • Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu. - Tarık Buğra
  2. parlaklığını, ışığını yitirmek
  3. hava veya başka bir gaz ile şişirilmiş bir şeyin havasının kaçıp şişkinliğinin inmesi
    • Balon söndü.
  4. (jeoloji) yanardağın etkinliğini yitirmesi
  5. duyguların dinmesi, yatışması, etkisini yitirmesi
    • Esmer lekeler, sönmüş sivilcelerden artakalan çukurlar, kabarcıklar yüzünü yayık ayranına çevirmiş. - Salâh Birsel
  6. (mecaz) sesin duyulmaz olması
  7. (mecaz) tükenmek, yok olmak, yitmek
  8. Şaşaalı günlerini geride bırakmak, önemini yitirmek:
    • Osman Cemal KAYGILI, 2007 İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri, sayfalar 37-38 , Merkez Kitapçılık
      "Vakıa, eski âşık kahvelerinin başka bir şekilde devamı demek olan İstanbul'un yeni çalgılı kahveleri, 1908 inkılabından sonra hayli sarsılmış, yalpalamış ve 1910' dan sonra büsbütün sönmeye yüz tutmuş ise de yine köşede bucakta tek tük yaşayan bu kahveler, büyük harp sıraların da bile tamamıyla kapanmamış ve ancak 1920 senesinin sonlarına doğru ortadan kalkmıştır."

Deyimler

[düzenle]

Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]

Türkmence

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

sönmek

  1. sönmek

Kaynakça

[düzenle]
  • Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.