alıkoymak
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eylem
[değiştir]alıkoymak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi alıkoyur)
- bir süre için bir yerde tutmak
- Bu yağlı kuyruğa herkes bir defa sarılmak, onu kendine çekmek, alıkoymak sevdasında idi. - Ercüment Ekrem Talu
- birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak
- Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu." - Reşat Nuri Güntekin
- ayırıp saklamak
- Bu kitabı sizin için alıkoydum.
- yoksun bırakmak
- İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- mâni olmak, engel olmak
- Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun. - Necip Fazıl Kısakürek
Çeviriler
[değiştir]çeviriler
|
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "alıkoymak" maddesi