İçeriğe atla

çarpmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

çarpmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi çarpar)

Yastık, adamın suratına çarpıyor (1)
  1. hızla değmek, vurmak
    • Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım. - A. Kutlu
  2. etkisiyle birdenbire hasta etmek
    • Güneş çarpmak. Kömür çarpmak.
  3. varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak
    • Yeşildirek'te yatan evliya hepinizi çarpar. - K. Tahir
  4. (argo) el çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek
    • Köprüden denizi seyredenlerin cüzdanını hep çarparlar. - B. Felek
  5. kurnazlıkla ele geçirmek
    • İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar. - H. Taner
  6. (fizyoloji) kalp, hızlı hızlı vurmak
  7. (matematik) biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek
  8. çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak
    • Güzel halk türkülerinde beni çarpan şey bunların hepsinin arkasında bir vaka, bir macera, nihayet bir insan bulunmasıdır. - B. R. Eyuboğlu

Deyimler

[düzenle]

cin çarpmak, gözüne çarpmak


Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]