Leid
Görünüm
Ayrıca bakınız: leid |
Almanca
[değiştir]Köken
[değiştir]- Orta Yüksek Almanca leit, Eski Yüksek Almanca leid, 9. asırdan beli kullanılmaktadır. Cermen sıfat *leiþa- (“iğrenç, üzgün”) kelimesinden türetilmiştir.[1]
Söyleniş
[değiştir]Ad
[değiştir]Leid n (tamlayan hâli Leids, çoğulu Leiden)
- (yüksek ifade) adaletsizlik, kötülük, fizikî acı
- „In der Novelle Lenz ringt der Held ausdrücklich um die religiöse Sinngebung seines Leids.“[2]
- „Sonbahar romanında kahraman, açıkça çektiği acının dinî mânâsı için mücadele eder."“
- „Mein Vater, mein Vater, jetzt fasst er mich an! Erlkönig hat mir ein Leids getan!“[3]
- „Babam, babam, şimdi bana dokunuyor! Kral canımı yaktı!“
- „Er spricht über das Leid der Schwarzen unter dem Joch der belgischen Kolonialherren, spricht von Rassenhass, Zwangsarbeit und Verfolgungen.“[4]
- „Belçikalı müstemleke idarecilerinin boyunduruğu altında siyahların çektiği acılardan bahsediyor, ırkçı nefret, zorla çalıştırma ve zulümden bahsediyor.“
- „In der Novelle Lenz ringt der Held ausdrücklich um die religiöse Sinngebung seines Leids.“[2]
- büyük keder, ruhî acı
- Auch kleine bewaffnete Auseinandersetzungen verursachen unbeschreiblich viel Leid.
- Küçük silahlı çatışmalar bile tarif edilemez acılara sebep oluyor.
- „Leid ist eine Krankheit, hatte Friedrich mir erklärt, das du irgendwann zurücklässt wie die Schlange ihre alte Haut, der Hirsch sein Geweih.“[5]
- „Acı çekmek bir hastalıktır, dedi Friedrich bana, bir noktada yılan gibi eski derisini, geyik boynuzlarını geride bırakacaksın.“
- „In der Novelle Lenz ringt der Held ausdrücklich um die religiöse Sinngebung seines Leids.“[2]
- „Sonbahar romanında kahraman, açıkça çektiği acının dinî mânâsı için mücadele eder.“
- Auch kleine bewaffnete Auseinandersetzungen verursachen unbeschreiblich viel Leid.
Alt kavramlar
[değiştir]- (büyük keder): Beileid, Herzeleid, Liebesleid, Mitleid
Atasözleri
[değiştir]Deyimler
[değiştir]- (adaletsizlik, kötülük): jemandem etwas zu Leide tun
Karşıt anlamlılar
[değiştir]- (adaletsizlik, kötülük): Gutes, Recht, Schmerzlosigkeit, Unversehrtheit
- (büyük keder): Freude, Glück
Eş anlamlılar
[değiştir]- (adaletsizlik, kötülük): Böses, Schaden, Schmerz, Unrecht
- (büyük keder): Elend, Jammer, Kummer, Qual, Pein, Schmerz, Sorge
Kelime birliktelikleri
[değiştir]- (adaletsizlik, kötülük): jemandem ein Leid (an)tun, sich ein Leid antun (veraltet: sich ein Leids antun), Leid bringen/über jemanden bringen
- (büyük keder): es tut mir leid, in Freud und Leid
Türetilmiş kavramlar
[değiştir]- fiiller: leiden, leidtun
- isimler: Leiden, Leidender, Leidensgefährte, Leidensweg, Leidwesen
- sıfatlar: leidensfähig, leider, leidgeprüft, leidig, leidtragend, leidvoll
Kaynakça
[değiştir]- (büyük keder): Digitales Wörterbuch der deutschen Sprache'de Leid
- (büyük keder): Duden: Leid
- Leid, in: Karl Friedrich Wilhelm Wander (Hrsg.): Deutsches Sprichwörter-Lexikon, Band 3, Leipzig 1873.
- ↑ Friedrich Kluge, Elmar Seebold tarafından hazırlanmış „Etymologisches Wörterbuch der deutschen Sprache“ (Almancanın etimolojik sözlüğü). 24. gözden geçirilmiş ve genişletilmiş baskısı. Walter de Gruyter, Berlin/New York 2001, ISBN 978-3-11-017473-1, DNB 965096742, kelime: „Leid“, sayfa 567.
- ↑ a b H. Krapp (2000 [1957]). Büchner - Die Religion in Geschichte und Gegenwart., Seite 8701.
- ↑ Der Erlkönig von Goethe
- ↑ Reymer Klüver (2014). Die letzten Tage des Patrice Lumumba, 140-151, 146. sahifede geçer.
- ↑ Ulla Hahn (2017). Wir werden erwartet — Roman, 81..
Ek okumalar
[değiştir]- (büyük keder): Vikipedi'de Leid