İçeriğe atla

قال

Vikisözlük sitesinden
Ayrıca bakınız: فال, فأل

Arapça

[düzenle]

Köken 1

[düzenle]
ق و ل (ḳ-v-l)

Söyleniş

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

قَالَ (ḳāle) I, geniş zaman يَقُولُ‎ (yaḳūlü)

  1. demek, söylemek.
    • M.S. 609–632, Kur'an, 2:131
      Arapça
      « إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ ۖ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ »
      (Türkçe)
      « Rabbi ona, "İslâm ol!" emrini verince, o "Âlemlerin Rabbine teslim oldum" dedi. »
      (Bakara Sûresi)
    • M.S. 609–632, Kur'an, 14:35
      Arapça
      « وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا الْبَلَدَ آمِنًا وَاجْنُبْنِي وَبَنِيَّ أَن نَّعْبُدَ الْأَصْنَامَ »
      (Türkçe)
      « Hatırla ki bir zaman İbrahim şöyle demişti: "Rabbim! Bu şehri emin kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut! »
      (İbrâhìm Sûresi)
    • M.S. 609–632, Kur'an, 24:30
      Arapça
      « قُلْ لِلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ »
      (Türkçe)
      « Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar,... »
      (Nûr Sûresi)
Çekimleme
[düzenle]
Açıklamalar
[düzenle]
Türetilmiş kavramlar
[düzenle]
İlgili kavramlar
[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]
  • Hans Wehr (1976), “قال”, A Dictionary of Modern Written Arabic, J. Milton Cowan, editör, 4. baskı, Ithaca, NY, A.B.D.: Spoken Language Services, ISBN 0-87950-001-8

Köken 2

[düzenle]
ق ي ل (ḳ-y-l)

Söyleniş

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

قَالَ (ḳāle) I, geniş zaman يَقِيلُ‎ (yaḳīlü)

  1. bir anlaşma ya da sözden iptal etmek.
  2. öğle üzeri birşeyler yapmak.
  3. öğle uykusuna yatmak
Çekimleme
[düzenle]

Osmanlı Türkçesi

[düzenle]

Köken 1

[düzenle]
Arapça قَالَ (ḳāle)

Söyleniş

[düzenle]

قال (kâl)

  1. laf, lakırdı, söz
Türetilmiş kavramlar
[düzenle]

Köken 2

[düzenle]

Söyleniş

[düzenle]

قال (kal)

  1. (madencilik) kal

Köken 3

[düzenle]

Söyleniş

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

قال (kal)

  1. قالمق (kalmak) eyleminin 2. tekil şahıs emir kipi