olgun
Görünüm
Ayrıca bakınız: Olgun |
Türkçe
[düzenle]Köken
[düzenle]Ön ad
[düzenle]olgun (karşılaştırma daha olgun, üstünlük en olgun)
- yenecek duruma gelmiş
- Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar. - R. H. Karay
- (mecaz) tamamlanmış, iyice işlenmiş
- (mecaz) bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı, kâmil
- Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti. - Y. K. Karaosmanoğlu
Türetilmiş kavramlar
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]çeviriler
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "olgun" maddesi
Gagavuzca
[düzenle]Ön ad
[düzenle]olgun
- olgun
Kaynakça
[düzenle]- Etymological Dictionaries - Andras Rajki