İçeriğe atla

olgun

Vikisözlük sitesinden
Ayrıca bakınız: Olgun

Türkçe

[düzenle]

Köken

[düzenle]
Eski Türkçe

Ön ad

[düzenle]

olgun (karşılaştırma daha olgun, üstünlük en olgun)

Olgun bir meyve (1)
  1. Yenecek duruma gelmiş meyve.
    • "Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar." - Refik Halit Karay
  2. ilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı kimse; yetkin, kâmil, pişkin.
    • "Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
  3. Gelişmiş, kıvamını bulmuş.
  4. Tamamlanmış, iyice işlenmiş (yazı, düşünce vb.); yetkin.

Türetilmiş kavramlar

[düzenle]

Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]

Gagavuzca

[düzenle]

Ön ad

[düzenle]

olgun

  1. olgun

Kaynakça

[düzenle]
  • Etymological Dictionaries - Andras Rajki